اِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِيْنَ لَا يُؤْمِنُوْنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَارْتَابَتْ قُلُوْبُهُمْ فَهُمْ فِيْ رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُوْنَ ( التوبة: ٤٥ )
Only
إِنَّمَا
ancak
ask your leave
يَسْتَـْٔذِنُكَ
senden izin isterler
those who
ٱلَّذِينَ
kimseler
(do) not believe
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmayan
in Allah
بِٱللَّهِ
Allah'a
and the Day
وَٱلْيَوْمِ
ve gününe
the Last
ٱلْءَاخِرِ
ahiret
and (are in) doubts
وَٱرْتَابَتْ
ve kuşkuya düşen
their hearts
قُلُوبُهُمْ
kalbleri
so they
فَهُمْ
kendileri
in
فِى
içinde
their doubts
رَيْبِهِمْ
şüpheleri
they waver
يَتَرَدَّدُونَ
bocalayıp duranlar
innemâ yeste'ẕinüke-lleẕîne lâ yü'minûne billâhi velyevmi-l'âḫiri vertâbet ḳulûbühüm fehüm fî raybihim yeteraddedûn. (at-Tawbah 9:45)
Diyanet Isleri:
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
English Sahih:
Only those would ask permission of you who do not believe in Allah and the Last Day and whose hearts have doubted, and they, in their doubt, are hesitating. ([9] At-Tawbah : 45)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Senden ancak Allah'a ve son güne inanmayıp yürekleri şüpheye düşenler ve şüpheleri içinde tereddüde düşüp bocalayanlar izin isterler.