elleẕîne ṭagav fi-lbilâd.
Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
feekŝerû fîhe-lfesâd.
Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
feṣabbe `aleyhim rabbüke sevṭa `aẕâb.
Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir.
inne rabbeke lebilmirṣâd.
Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir.
feemme-l'insânü iẕâ me-btelâhü rabbühû feekramehû vene``amehû feyeḳûlü rabbî ekramen.
Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: "Rabbim beni şerefli kıldı" der.
veemmâ iẕâ me-btelâhü feḳadera `aleyhi rizḳahû feyeḳûlü rabbî ehânen.
Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: "Rabbim bana hor baktı" der.
kellâ bel lâ tükrimûne-lyetîm.
Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.
velâ teḥâḍḍûne `alâ ṭa`âmi-lmiskîn.
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz.
vete'külûne-ttürâŝe eklel lemmâ.
Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.
vetüḥibbûne-lmâle ḥubben cemmâ.
Malı pek çok seviyorsunuz.