كَلَّآ
hayır
إِنَّهَا
elbette o
تَذْكِرَةٌ
bir hatırlatmadır
kellâ innehâ teẕkirah.
Dikkat et; bu Kuran bir öğüttür.
فَمَن
kimse
شَآءَ
dileyen
ذَكَرَهُۥ
onu düşünür öğüt alır
femen şâe ẕekerah.
Dileyen onu öğüt kabul eder.
فِى
içindedir
صُحُفٍ
sahifeler
مُّكَرَّمَةٍ
değer verilen
fî ṣuḥufim mükerrameh.
O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.
مَّرْفُوعَةٍ
(saygı ile) yükseltilen
مُّطَهَّرَةٍۭ
tertemiz
merfû`atim müṭahherah.
O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.
بِأَيْدِى
ellerinde
سَفَرَةٍ
yazıcıların
bieydî seferah.
İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.
كِرَامٍۭ
değerli
بَرَرَةٍ
iyilik sahibi
kirâmim berarah.
İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.
قُتِلَ
kahrolası
ٱلْإِنسَٰنُ
insan
مَآ
ne kadar
أَكْفَرَهُۥ
nankördür
ḳutile-l'insânü mâ ekferah.
Canı çıksın o insanın, o ne nankördür!
مِنْ
hangi-den?
أَىِّ شَىْءٍ
hangi
خَلَقَهُۥ
onu yarattı
min eyyi şey'in ḫaleḳah.
Allah onu hangi şeyden yaratmış?
مِن نُّطْفَةٍ
nutfe (sperm)den
خَلَقَهُۥ
onu yarattı
فَقَدَّرَهُۥ
sonra ona biçim verdi
min nuṭfeh. ḫaleḳahû feḳadderah.
Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek ona şekil vermiş;
ثُمَّ
sonra
ٱلسَّبِيلَ
yolu
يَسَّرَهُۥ
ona kolaylaştırdı
ŝümme-ssebîle yesserah.
Sonra, yolu ona kolaylaştırmıştır.