veiy yürîdû ḫiyâneteke feḳad ḫânü-llâhe min ḳablü feemkene minhüm. vellâhü `alîmün ḥakîm.
Esirler sana hıyanet etmek isterlerse, bilsinler ki esasen daha önce de Allah'a hıyanet etmişlerdi, Allah bundan ötürü onları yenmen için sana imkan verdi. Allah Bilen'dir, Hakim'dir.
inne-lleẕîne âmenû vehâcerû vecâhedû biemvâlihim veenfüsihim fî sebîli-llâhi velleẕîne evev veneṣarû ülâike ba`ḍuhüm evliyâü ba`ḍ. velleẕîne âmenû velem yühâcirû mâ leküm miv velâyetihim min şey'in ḥattâ yühâcirû. veini-stenṣarûküm fi-ddîni fe`aleykümü-nnaṣru illâ `alâ ḳavmim beyneküm vebeynehüm mîŝâḳun. vellâhü bimâ ta`melûne beṣîr.
Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudurlar. İnanıp hicret etmeyenlerle, hicret edene kadar sizin dostluğunuz yoktur. Fakat din uğrunda yardım isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı onlara yardım etmeniz gerekir. Allah işlediklerinizi görür.
velleẕîne keferû ba`ḍuhüm evliyâü ba`ḍ. illâ tef`alûhü tekün fitnetün fi-l'arḍi vefesâdün kebîr.
İnkar edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.
velleẕîne âmenû vehâcerû vecâhedû fî sebîli-llâhi velleẕîne evev veneṣarû ülâike hümü-lmü'minûne ḥaḳḳâ. lehüm magfiratüv verizḳun kerîm.
İnanıp hicret eden, Allah yolunda savaşanlar ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır. Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.
velleẕîne âmenû mim ba`dü vehâcerû vecâhedû me`aküm feülâike minküm. veülü-l'erḥâmi ba`ḍuhüm evlâ biba`ḍin fî kitâbi-llâh. inne-llâhe bikülli şey'in `alîm.
Sonra inanıp hicret eden ve sizinle birlikte savaşanlar, işte onlar sizdendir. Birbirinin mirasçısı olan akraba, Allah'ın Kitap'ına göre birbirine daha yakındır. Doğrusu Allah her şeyi bilir.