فَكَذَّبَ
fakat o yalanladı
وَعَصَىٰ
ve karşı geldi
fekeẕẕebe ve`aṣâ.
Ama Firavun yalanladı ve baş kaldırdı.
فَقَالَ
ve dedi
أَنَا۠
ben
رَبُّكُمُ
sizi Rabbinizim
ٱلْأَعْلَىٰ
en yüce
feḳâle ene rabbükümü-l'a`lâ.
"Sizin en yüce rabbiniz benim" dedi.
فَأَخَذَهُ
onu cezalandırdı
ٱللَّهُ
Allah
نَكَالَ
azabıyle
ٱلْءَاخِرَةِ
sonun
وَٱلْأُولَىٰٓ
ve ilkin
feeḫaẕehü-llâhü nekâle-l'âḫirati vel'ûlâ.
Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَعِبْرَةً
elbette ibret(ler)
لِّمَن
kimseler için
يَخْشَىٰٓ
korkacak
inne fî ẕâlike le`ibratel limey yaḫşâ.
Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.
ءَأَنتُمْ
siz mi?
أَشَدُّ
daha çetinsiniz
خَلْقًا
yaratılışça
أَمِ
yoksa
ٱلسَّمَآءُۚ
gök (mü?)
بَنَىٰهَا
(Allah) onu yaptı
eentüm eşeddü ḫalḳan emi-ssemâü. benâhâ.
Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.
رَفَعَ
yükseltti
سَمْكَهَا
kalınlığını
فَسَوَّىٰهَا
onu düzenledi
rafe`a semkehâ fesevvâhâ.
Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.
وَأَغْطَشَ
örtüp kararttı
لَيْلَهَا
gecesini
وَأَخْرَجَ
ve açığa çıkardı
ضُحَىٰهَا
kuşluğunu
veagṭaşe leylehâ veaḫrace ḍuḥâhâ.
Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.
وَٱلْأَرْضَ
ve yeri
بَعْدَ
sonra da
ذَٰلِكَ
bundan
دَحَىٰهَآ
yayıp yuvarlattı
vel'arḍa ba`de ẕâlike deḥâhâ.
Ardından yeri düzenlemiştir.