وَإِذَا
ve zaman
ٱلرُّسُلُ
elçilere
أُقِّتَتْ
vakit belirlendiği
veiẕe-rrusülü üḳḳitet.
Peygamberlere ümmetleri hakkında şahidlik vakitleri bildirildiği zaman;
لِأَىِّ
hangisi için?
يَوْمٍ
günün
أُجِّلَتْ
ertelenmiştir
lieyyi yevmin üccilet.
Bu, hangi güne bırakılmıştı?
وَمَآ
nereden?
أَدْرَىٰكَ
bileceksin
مَا
nedir
يَوْمُ
günü
ٱلْفَصْلِ
hüküm
vemâ edrâke mâ yevmü-lfaṣl.
Hüküm gününün ne olduğunu sen nerden bilirsin?
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِّلْمُكَذِّبِينَ
yalanlayanların
veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
O gün yalanlamış olanların vay haline!
أَلَمْ نُهْلِكِ
helak etmedik mi?
ٱلْأَوَّلِينَ
öncekileri
elem nühliki-l'evvelîn.
Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız.
ثُمَّ
sonra
نُتْبِعُهُمُ
onların ardına takarız
ٱلْءَاخِرِينَ
geridekileri
ŝümme nütbi`uhümü-l'âḫirîn.
Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız.
كَذَٰلِكَ
böyle
نَفْعَلُ
yaparız
بِٱلْمُجْرِمِينَ
suçlulara
keẕâlike nef`alü bilmücrimîn.
Suçlulara böyle yaparız.
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِّلْمُكَذِّبِينَ
yalanlayanların
veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
O gün, yalanlamış olanların vay haline!.
أَلَمْ نَخْلُقكُّم
sizi yaratmadık mı?
مِّن مَّآءٍ
bir sudan
مَّهِينٍ
âdi
elem naḫlukküm mim mâim mehîn.
Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi?