وُجُوهٌ
yüzler vardır
يَوْمَئِذٍ
o gün
نَّاضِرَةٌ
ışıl ışıl parlar
vucûhüy yevmeiẕin nâḍirah.
O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır.
إِلَىٰ رَبِّهَا
Rabbine
نَاظِرَةٌ
bakar
ilâ rabbihâ nâżirah.
O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır.
وَوُجُوهٌ
ve yüzler vardır
يَوْمَئِذٍۭ
o gün
بَاسِرَةٌ
asıktır
vevucûhüy yevmeiẕim bâsirah.
O gün bir takım yüzler de asıktır.
تَظُنُّ
anlar
أَن يُفْعَلَ
yapılacağını
بِهَا
kendisine
فَاقِرَةٌ
belini kıran(bela)nın
teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah.
Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır.
كَلَّآ
hayır
إِذَا
ne zaman ki
بَلَغَتِ
(can) dayanır
ٱلتَّرَاقِىَ
köprücük kemiklerine
kellâ iẕâ belegati-tterâḳiy.
Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.
وَقِيلَ
ve denir
مَنْۜ
kim?
رَاقٍ
efsun yapar
veḳîle men râḳ.
Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.
وَظَنَّ
ve anlar
أَنَّهُ
bunun
ٱلْفِرَاقُ
ayrılık zamanı olduğunu
veżanne ennehü-lfirâḳ.
Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır.
وَٱلْتَفَّتِ
ve dolaşır
ٱلسَّاقُ
bacak
بِٱلسَّاقِ
bacağa
velteffeti-ssâḳu bissâḳ.
Bacaklar birbirine dolaşır.
إِلَىٰ رَبِّكَ
Rabbinedir
يَوْمَئِذٍ
o gün
ٱلْمَسَاقُ
sevk
ilâ rabbike yevmeiẕin-lmesâḳ.
O gün sevk Rabbin huzurunadır.