۞ وَاِذْ نَتَقْنَا الْجَبَلَ فَوْقَهُمْ كَاَنَّهٗ ظُلَّةٌ وَّظَنُّوْٓا اَنَّهٗ وَاقِعٌۢ بِهِمْۚ خُذُوْا مَآ اٰتَيْنٰكُمْ بِقُوَّةٍ وَّاذْكُرُوْا مَا فِيْهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُوْنَ ࣖ ( الأعراف: ١٧١ )
veiẕ netaḳne-lcebele fevḳahüm keennehû żulletüv veżannû ennehû vâḳi`um bihim. ḫuẕû mâ âteynâküm biḳuvvetiv veẕkürû mâ fîhi le`alleküm tetteḳûn. (al-ʾAʿrāf 7:171)
Diyanet Isleri:
Tur dağını, gölgelik gibi onların üzerlerine yükseltmiştik, onlar tepelerine düşeceğini sanmışlardı. Onlara: "Size verdiğimiz Kitap'a sıkıca sarılın, içinde olanı düşünün ki sakınanlardan olasınız" demiştik.
English Sahih:
And [mention] when We raised the mountain above them as if it was a dark cloud and they were certain that it would fall upon them, [and Allah said], "Take what We have given you with determination and remember what is in it that you might fear Allah." ([7] Al-A'raf : 171)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Hani biz, dağı adeta bir gölgelik gibi çekmiş, üstlerine doğru yüceltmiştik de nerdeyse üstlerine düşecek sanmışlardı. Size verdiğimiz kitabı kuvvetle, azimle tutun, içinde ne varsa hatırlayıp ona göre hareket edin de sakınanlardan olun demiştik.