Skip to main content

فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الرِّجْزَ اِلٰٓى اَجَلٍ هُمْ بَالِغُوْهُ اِذَا هُمْ يَنْكُثُوْنَ  ( الأعراف: ١٣٥ )

But when
فَلَمَّا
ne zaman
We removed
كَشَفْنَا
biz kaldırsak
from them
عَنْهُمُ
onlardan
the punishment
ٱلرِّجْزَ
azabı
till
إِلَىٰٓ
kadar
a (fixed) term
أَجَلٍ
bir süreye
(which) they
هُم
onlar
were to reach [it]
بَٰلِغُوهُ
geçirecekleri
then
إِذَا
hemen
they
هُمْ
onlar
broke (the word)
يَنكُثُونَ
yeminlerini bozarlar

felemmâ keşefnâ `anhümü-rricze ilâ ecelin hüm bâligûhü iẕâ hüm yenküŝûn. (al-ʾAʿrāf 7:135)

Diyanet Isleri:

Azabı nasıl olsa sonuna gelecekleri bir müddet için üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden cayıyorlardı.

English Sahih:

But when We removed the punishment from them until a term which they were to reach, then at once they broke their word. ([7] Al-A'raf : 135)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Uğrayacakları son belayadek üstlerine çöken musibeti giderdik mi derhal yeminlerini bozuyorlardı.