Skip to main content

وَلَقَدْ اَرْسَلْنَآ اِلٰٓى اُمَمٍ مِّنْ قَبْلِكَ فَاَخَذْنٰهُمْ بِالْبَأْسَاۤءِ وَالضَّرَّاۤءِ لَعَلَّهُمْ يَتَضَرَّعُوْنَ   ( الأنعام: ٤٢ )

And certainly
وَلَقَدْ
muhakkak
We sent (Messengers)
أَرْسَلْنَآ
(elçiler) gönderdik
to nations
إِلَىٰٓ أُمَمٍ
ümmetlere
from before you
مِّن قَبْلِكَ
senden önce de
then We seized them
فَأَخَذْنَٰهُم
onları yakalayıp cezalandırmıştık
with adversity
بِٱلْبَأْسَآءِ
darlık ile
and hardship
وَٱلضَّرَّآءِ
ve sıkıntı ile
so that they may
لَعَلَّهُمْ
belki onlar
humble themselves
يَتَضَرَّعُونَ
yalvarırlar diye

veleḳad erselnâ ilâ ümemim min ḳablike feeḫaẕnâhüm bilbe'sâi veḍḍarrâi le`allehüm yeteḍarra`ûn. (al-ʾAnʿām 6:42)

Diyanet Isleri:

Şüphesiz ki, senden önce ümmetlere peygamberler göndermiştik; onları yalvarsınlar diye darlık ve sıkıntıya sokmuştuk.

English Sahih:

And We have already sent [messengers] to nations before you, [O Muhammad]; then We seized them with poverty and hardship that perhaps they might humble themselves [to Us]. ([6] Al-An'am : 42)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Andolsun ki senden önceki ümmetlere de peygamberler yolladık da yalvarmaya düşsünler diye onları şiddetli sıkıntılara, kıtlığa ve hastalığa uğrattık biz.