Skip to main content

أَلَمْ تَرَ
görmedin mi?
إِلَى ٱلَّذِينَ
kimseleri
نَافَقُوا۟
iki yüzlülük eden
يَقُولُونَ
derler
لِإِخْوَٰنِهِمُ
kardeşlerine
ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟
inkar eden
مِنْ أَهْلِ
ehlinden
ٱلْكِتَٰبِ
kitap
لَئِنْ
eğer
أُخْرِجْتُمْ
siz çıkarılırsanız
لَنَخْرُجَنَّ
mutlaka biz de çıkarız
مَعَكُمْ
sizinle beraber
وَلَا
ve
نُطِيعُ
ita'at etmeyiz
فِيكُمْ
sizin aleyhinize
أَحَدًا
hiç kimseye
أَبَدًا
asla
وَإِن
ve şayet
قُوتِلْتُمْ
sizinle savaşılırsa
لَنَنصُرَنَّكُمْ
mutlaka size yardım ederiz
وَٱللَّهُ
ve Allah
يَشْهَدُ
şahidlik eder
إِنَّهُمْ
onların
لَكَٰذِبُونَ
yalancı olduklarına

elem tera ile-lleẕîne nâfeḳû yeḳûlûne liiḫvânihimü-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi lein uḫrictüm lenaḫrucenne me`aküm velâ nüṭî`u fîküm eḥaden ebedev vein ḳûtiltüm lenenṣuranneküm. vellâhü yeşhedü innehüm lekâẕibûn.

Münafıkların, kitap ehlinin inkarcılarından olan kardeşlerine: "Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız and olsun ki, biz de sizinle beraber çıkarız; sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız; eğer savaşa tutuşursanız mutlaka size yardım ederiz" dediklerini görmedin mi? Allah onların yalancı olduklarına şahidlik eder.

Tefsir

لَئِنْ
andolsun eğer
أُخْرِجُوا۟
onlar çıkarılsalar
لَا يَخْرُجُونَ
çıkmazlar
مَعَهُمْ
onlarla beraber
وَلَئِن
ve eğer
قُوتِلُوا۟
onlarla savaşılsa
لَا يَنصُرُونَهُمْ
onlara yardım etmezler
وَلَئِن
ve eğer
نَّصَرُوهُمْ
yardım etseler bile
لَيُوَلُّنَّ
dönüp kaçarlar
ٱلْأَدْبَٰرَ
arkalar(ın)a
ثُمَّ
sonra
لَا يُنصَرُونَ
kendilerine de yardım edilmez

lein uḫricû lâ yaḫrucûne me`ahüm. velein ḳûtilû lâ yenṣurûnehüm. velein neṣarûhüm leyüvellünne-l'edbâr. ŝümme lâ yünṣarûn.

Onlar çıkarılmış olsalar, and olsun ki, onlarla beraber çıkmazlar; savaşa tutuşmuş olsalar, and olsun ki, onlara yardıma koşmazlar; onlara yardıma gitseler, mutlaka geri dönüp kaçarlar, sonra yardım da görmezler.

Tefsir

لَأَنتُمْ
elbette sizin
أَشَدُّ
fazladır
رَهْبَةً
korkunuz
فِى صُدُورِهِم
onların kalblerinde
مِّنَ ٱللَّهِۚ
Allahınkinden
ذَٰلِكَ
böyledir
بِأَنَّهُمْ
çünkü onlar
قَوْمٌ
bir topluluktur
لَّا يَفْقَهُونَ
anlamaz

leentüm eşeddü rahbeten fî ṣudûrihim mine-llâh. ẕâlike biennehüm ḳavmül lâ yefḳahûn.

Ey inananlar! Onların yüreklerine korku salan, Allah'tan çok sizlersiniz; çünkü onlar, anlamayan kimselerdir.

Tefsir

لَا يُقَٰتِلُونَكُمْ
onlar sizinle savaşamazlar
جَمِيعًا
toplu olarak
إِلَّا
ancak (savaşırlar)
فِى
içinde
قُرًى
kaleler
مُّحَصَّنَةٍ
müstahkem
أَوْ
yahut
مِن وَرَآءِ
ardından
جُدُرٍۭۚ
duvarların
بَأْسُهُم
onların çekişmeleri
بَيْنَهُمْ
kendi aralarında
شَدِيدٌۚ
şiddetli
تَحْسَبُهُمْ
sen onları sanırsın
جَمِيعًا
toplu
وَقُلُوبُهُمْ
ama kalbleri
شَتَّىٰۚ
dağınıktır
ذَٰلِكَ
öyledir
بِأَنَّهُمْ
çünkü onlar
قَوْمٌ
bir topluluktur
لَّا يَعْقِلُونَ
düşünmez

lâ yüḳâtilûneküm cemî`an illâ fî ḳuram müḥaṣṣanetin ev miv verâi cüdür. be'sühüm beynehüm şedîd. taḥsebühüm cemî`av veḳulûbühüm şettâ. ẕâlike biennehüm ḳavmül lâ ya`ḳilûn.

Onlar sizinle toplu olarak, ancak surla çevrilmiş kasabalar içinde veya duvarlar arkasından savaşı kabul edebilirler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise serttir; onları birlik sanırsın, oysa kalbleri birbirinden ayrıdır. Bu, akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.

Tefsir

كَمَثَلِ
durumu gibidir
ٱلَّذِينَ
kimselerin
مِن قَبْلِهِمْ
kendilerinden önceki
قَرِيبًاۖ
yakın zaman
ذَاقُوا۟
tadmışlardır
وَبَالَ
vebalini
أَمْرِهِمْ
yaptıklarının
وَلَهُمْ
ve onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
أَلِيمٌ
acıklı

kemeŝeli-lleẕîne min ḳablihim ḳarîben ẕâḳû vebâle emrihim. velehüm `aẕâbün elîm.

Onların durumu, kendilerinden az zaman önce geçmiş ve işlerinin karşılığını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara can yakıcı azap vardır.

Tefsir

كَمَثَلِ
durumuna benzer
ٱلشَّيْطَٰنِ
şeytanın
إِذْ
hani
قَالَ
demişti
لِلْإِنسَٰنِ
insana
ٱكْفُرْ
inkar et
فَلَمَّا
zaman da
كَفَرَ
inkar ettiği
قَالَ
demişti
إِنِّى
şüphesiz ben
بَرِىٓءٌ
uzağım
مِّنكَ
seden
إِنِّىٓ
elbette ben
أَخَافُ
korkarım
ٱللَّهَ
Allah'tan
رَبَّ
Rabbi
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin

kemeŝeli-şşeyṭâni iẕ ḳâle lil'insâni-kfür. felemmâ kefera ḳâle innî berîüm minke innî eḫâfü-llâhe rabbe-l`âlemîn.

İkiyüzlülerin durumu insana: "İnkar et!" deyip, insan da inkar edince: "Doğrusu ben senden uzağım; Alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" diyen şeytanın durumu gibidir.

Tefsir

فَكَانَ
nihayet oldu
عَٰقِبَتَهُمَآ
sonları
أَنَّهُمَا
ikisinin de
فِى ٱلنَّارِ
ateşte kalmaları
خَٰلِدَيْنِ
ebedi olarak
فِيهَاۚ
orada
وَذَٰلِكَ
ve budur
جَزَٰٓؤُا۟
cezası
ٱلظَّٰلِمِينَ
zalimlerin

fekâne `âḳibetehümâ ennehümâ fi-nnâri ḫâlideyni fîhâ. veẕâlike cezâu-żżâlimîn.

İkisinin sonucu da, içinde temelli kalacakları ateş olacaktır. Zalimlerin cezası budur.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
ٱتَّقُوا۟
korkun
ٱللَّهَ
Allah'tan
وَلْتَنظُرْ
ve baksın
نَفْسٌ
kişi
مَّا
ne
قَدَّمَتْ
gönderdiğine
لِغَدٍۖ
yarın için
وَٱتَّقُوا۟
ve korkun
ٱللَّهَۚ
Allah'tan
إِنَّ
çünkü
ٱللَّهَ
Allah
خَبِيرٌۢ
bilmektedir
بِمَا
şeyleri
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız

yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-tteḳu-llâhe veltenżur nefsüm mâ ḳaddemet ligad. vetteḳu-llâh. inne-llâhe ḫabîrum bimâ ta`melûn.

Ey inananlar! Allah'tan sakının; herkes yarına ne hazırladığına baksın; Allah'tan sakının, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.

Tefsir

وَلَا
ve
تَكُونُوا۟
olmayın
كَٱلَّذِينَ
kimseler gibi
نَسُوا۟
unutanlar
ٱللَّهَ
Allah'ı
فَأَنسَىٰهُمْ
ve onlara unutturduğu
أَنفُسَهُمْۚ
kendi canlarını
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte
هُمُ
onlar
ٱلْفَٰسِقُونَ
yoldan çıkanlardır

velâ tekûnû kelleẕîne nesü-llâhe feensâhüm enfüsehüm. ülâike hümü-lfâsiḳûn.

Allah'ı unutup da, Allah'ın da kendilerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın; onlar, yoldan çıkmış kimselerdir.

Tefsir

لَا
değildir
يَسْتَوِىٓ
eşit
أَصْحَٰبُ
halkı
ٱلنَّارِ
ateş
وَأَصْحَٰبُ
ve halkı
ٱلْجَنَّةِۚ
cennet
أَصْحَٰبُ
halkı
ٱلْجَنَّةِ
cennet
هُمُ
onlar
ٱلْفَآئِزُونَ
kurtulanlardır

lâ yestevî aṣḥâbü-nnâri veaṣḥâbü-lcenneh. aṣḥâbü-lcenneti hümü-lfâizûn.

Cehennemliklerle cennetlikler bir değildir. Kurtuluşa ermiş kimseler cennetliklerdir.

Tefsir