بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ اَدْهٰى وَاَمَرُّ ( القمر: ٤٦ )
Nay
بَلِ
hayır
the Hour
ٱلسَّاعَةُ
o sa'attir
(is) their promised time
مَوْعِدُهُمْ
buluşma zamanları
and the Hour
وَٱلسَّاعَةُ
ve o sa'at
(will be) more grievous
أَدْهَىٰ
cidden çok fecidir
and more bitter
وَأَمَرُّ
ve acıdır
beli-ssâ`atü mev`idühüm vessâ`atü edhâ veemerr. (al-Q̈amar 54:46)
Diyanet Isleri:
Kıyamet onların azap ile vadedildikleri gündür. O ne korkunç, ne acı bir gündür!
English Sahih:
But the Hour is their appointment [for due punishment], and the Hour is more disastrous and more bitter. ([54] Al-Qamar : 46)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlara vaadedilen azabın mukadder zamanı kıyamettir ve kıyametin azabı, daha da zararlıdır ve daha da acı.