Skip to main content

مَا كَذَبَ
yanılmadı
ٱلْفُؤَادُ
gönül
مَا رَأَىٰٓ
gördüğünde

mâ keẕebe-lfüâdü mâ raâ.

Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı.

Tefsir

أَفَتُمَٰرُونَهُۥ
kuşku mu duyuyorsunuz?
عَلَىٰ
hakkında
مَا
şey
يَرَىٰ
onun gördüğü

efetümârûnehû `alâ mâ yerâ.

Ey inkarcılar! Onun gördüğü şey hakkında kendisi ile tartışır mısınız?

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
رَءَاهُ
onu görmüştü
نَزْلَةً
inişinde
أُخْرَىٰ
başka bir

veleḳad raâhü nezleten uḫrâ.

And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür.

Tefsir

عِندَ
yanında
سِدْرَةِ
Sidretü'l
ٱلْمُنتَهَىٰ
Müntehâ'nın

`inde sidrati-lmüntehâ.

And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür.

Tefsir

عِندَهَا
(ki) onun yanındadır
جَنَّةُ
Cennet'ül (bahçe)
ٱلْمَأْوَىٰٓ
Me'vâ (oturulacak)

`indehâ cennetü-lme'vâ.

Orada Me'va cenneti vardır.

Tefsir

إِذْ
hani
يَغْشَى
kaplıyordu
ٱلسِّدْرَةَ
Sidre'yi
مَا يَغْشَىٰ
kaplayan

iẕ yagşe-ssidrate mâ yagşâ.

Sidre'yi bürüyen bürüyordu.

Tefsir

مَا زَاغَ
şaşmadı
ٱلْبَصَرُ
göz(ü)
وَمَا
ve
طَغَىٰ
azmadı

mâ zâga-lbeṣaru vemâ ṭagâ.

Gözü oradan ne kaydı ve ne de onu aştı.

Tefsir

لَقَدْ
andolsun
رَأَىٰ
gördü
مِنْ
bazılarını
ءَايَٰتِ
ayetlerinden
رَبِّهِ
Rabbinin
ٱلْكُبْرَىٰٓ
büyük

leḳad raâ min âyâti rabbihi-lkübrâ.

And olsun ki Rabbinin varlığının büyük delillerini gördü.

Tefsir

أَفَرَءَيْتُمُ
gördünüz mü?
ٱللَّٰتَ
Lat
وَٱلْعُزَّىٰ
ve 'Uzza'yı

eferaeytümü-llâte vel`uzzâ.

Ey inkarcılar! Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?

Tefsir

وَمَنَوٰةَ
ve Menat'ı?
ٱلثَّالِثَةَ
üçüncüsünü
ٱلْأُخْرَىٰٓ
öteki

vemenâte-ŝŝâliŝete-l'uḫrâ.

Ey inkarcılar! Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?

Tefsir