فَاَخَذْنٰهُ وَجُنُوْدَهٗ فَنَبَذْنٰهُمْ فِى الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيْمٌۗ ( الذاريات: ٤٠ )
So We took him
فَأَخَذْنَٰهُ
biz de onu yakaladık
and his hosts
وَجُنُودَهُۥ
ve askerlerini
and threw them
فَنَبَذْنَٰهُمْ
ve onları attık
into the sea
فِى ٱلْيَمِّ
denize
while he
وَهُوَ
ve o
(was) blameworthy
مُلِيمٌ
kendi kendini kınıyordu
feeḫaẕnâhü vecünûdehû fenebeẕnâhüm fi-lyemmi vehüve mülîm. (aḏ-Ḏāriyāt 51:40)
Diyanet Isleri:
Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
English Sahih:
So We took him and his soldiers and cast them into the sea, and he was blameworthy. ([51] Adh-Dhariyat : 40)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Derken onu ve ordusunu helak etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı.