Skip to main content

ٱلَّذِينَ
ki
هُمْ
onlar
فِى
içinde
غَمْرَةٍ
aptallık
سَاهُونَ
yanılıp durmaktadırlar

elleẕîne hüm fî gamratin sâhûn.

Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!

Tefsir

يَسْـَٔلُونَ
sorarlar
أَيَّانَ
ne zaman?
يَوْمُ
günü
ٱلدِّينِ
ceza

yes'elûne eyyâne yevmü-ddîn.

İşlerin karşılık göreceği günün zamanını sorarlar.

Tefsir

يَوْمَ
o gün
هُمْ
onlar
عَلَى
üzerinde
ٱلنَّارِ
ateş
يُفْتَنُونَ
yakılacaklardır

yevme hüm `ale-nnâri yüftenûn.

O, kendilerinin ateşte azap görecekleri gündür.

Tefsir

ذُوقُوا۟
tadın
فِتْنَتَكُمْ
fitnenizi
هَٰذَا
budur işte
ٱلَّذِى
şey
كُنتُم
olduğunuz
بِهِۦ
onu
تَسْتَعْجِلُونَ
acele istiyor(lar)

ẕûḳû fitneteküm. hâẕe-lleẕî küntüm bihî testa`cilûn.

Onlara: "Azabınızı tadın; işte acele beklediğiniz bu idi" denir.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلْمُتَّقِينَ
muttakiler
فِى جَنَّٰتٍ
cennetlerdedir
وَعُيُونٍ
ve çeşme başlarındadırlar

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn.

Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.

Tefsir

ءَاخِذِينَ
alırlar
مَآ
şeyi
ءَاتَىٰهُمْ
kendilerine verdiği
رَبُّهُمْۚ
Rablerinin
إِنَّهُمْ
çünkü onlar
كَانُوا۟
idiler
قَبْلَ
önce
ذَٰلِكَ
bundan
مُحْسِنِينَ
güzel davranan

âḫiẕîne mâ âtâhüm rabbühüm. innehüm kânû ḳable ẕâlike muḥsinîn.

Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.

Tefsir

كَانُوا۟
idiler
قَلِيلًا
pek az
مِّنَ ٱلَّيْلِ
geceleri
مَا يَهْجَعُونَ
uyuyor(lar)

kânû ḳalîlem mine-lleyli mâ yehce`ûn.

Onlar, geceleri az uyuyanlardı.

Tefsir

وَبِٱلْأَسْحَارِ
seherlerde
هُمْ
onlar
يَسْتَغْفِرُونَ
istiğfar ederlerdi

vebil'esḥâri hüm yestagfirûn.

Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.

Tefsir

وَفِىٓ
vardı
أَمْوَٰلِهِمْ
mallarında
حَقٌّ
bir hak
لِّلسَّآئِلِ
dilenci için
وَٱلْمَحْرُومِ
ve yoksul için

vefî emvâlihim ḥaḳḳul lissâili velmaḥrûm.

Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.

Tefsir

وَفِى
ve vardır
ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
ءَايَٰتٌ
nice ibretler
لِّلْمُوقِنِينَ
kesin inanacaklar için

vefi-l'arḍi âyâtül lilmûḳinîn.

Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz?

Tefsir