قَالُوْا نُرِيْدُ اَنْ نَّأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَىِٕنَّ قُلُوْبُنَا وَنَعْلَمَ اَنْ قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُوْنَ عَلَيْهَا مِنَ الشّٰهِدِيْنَ ( المائدة: ١١٣ )
They said
قَالُوا۟
dediler
"We wish
نُرِيدُ
istiyoruz
that we eat
أَن نَّأْكُلَ
yemeyi
from it
مِنْهَا
ondan
and satisfy
وَتَطْمَئِنَّ
ve iyice yatışmasını
our hearts
قُلُوبُنَا
kalblerimizin
and we know
وَنَعْلَمَ
ve bilmeyi
that certainly
أَن قَدْ
kesinlikle
you have spoken the truth to us
صَدَقْتَنَا
bize doğru söylediğini
and we be
وَنَكُونَ
ve olmayı
over it
عَلَيْهَا
buna
among the witnesses
مِنَ ٱلشَّٰهِدِينَ
bizzat şahit
ḳâlû nürîdü en ne'küle minhâ vetaṭmeinne ḳulûbünâ vena`leme en ḳad ṣadaḳtenâ venekûne `aleyhâ mine-şşâhidîn. (al-Māʾidah 5:113)
Diyanet Isleri:
"Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şahid olmayı istiyoruz" dediler.
English Sahih:
They said, "We wish to eat from it and let our hearts be reassured and know that you have been truthful to us and be among its witnesses." ([5] Al-Ma'idah : 113)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Demişlerdi ki: İstiyoruz ki o yemekten yiyelim, kalplerimiz tam bir inanca ulaşsın ve bilelim ki sen bize doğru söylüyorsun ve buna da tanık olalım biz.