venâdâ fir`avnü fî ḳavmihî ḳâle yâ ḳavmi eleyse lî mülkü miṣra vehâẕihi-l'enhâru tecrî min taḥtî. efelâ tübṣirûn.
Firavun, milletine şöyle seslendi: "Ey milletim! Mısır hükümdarlığı ve memleketimde akan bu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?"
em ene ḫayrum min hâẕe-lleẕî hüve mehînüv velâ yekâdü yübîn.
"Yahut, ben zavallı ve nerdeyse konuşamayan bu kimseden daha üstün değil miyim?"
felevlâ ülḳiye `aleyhi esviratüm min ẕehebin ev câe me`ahü-lmelâiketü muḳterinîn.
"Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardım edecek melekler gelmeli değil mi?"
festeḫaffe ḳavmehû feeṭâ`ûh. innehüm kânû ḳavmen fâsiḳîn.
Firavun, milletini küçümsedi ama, onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir milletti.
felemmâ âsefûne-nteḳamnâ minhüm feagraḳnâhüm ecme`în.
Böylece Bizi öfkelendirince onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk.
fece`alnâhüm selefev vemeŝelel lil'âḫirîn.
Onları, sonradan gelecek inkarcılara ibret alınacak bir geçmiş kıldık.
velemmâ ḍuribe-bnü meryeme meŝelen iẕâ ḳavmüke minhü yeṣiddûn.
Meryem oğlu misal verilince, senin milletin buna gülüp geçiverdi.
veḳâlû eâlihetünâ ḫayrun em hû. mâ ḍarabûhü leke illâ cedelâ. bel hüm ḳavmün ḫasimûn.
"Bizim tanrımız mı yoksa o mu daha iyidir?" dediler. Sana böyle söylemeleri, sadece, tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz kavgacı bir millettir.
in hüve illâ `abdün en`amnâ `aleyhi vece`alnâhü meŝelel libenî isrâîl.
Meryemoğlu, ancak kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.
velev neşâü lece`alnâ minküm melâiketen fi-l'arḍi yaḫlüfûn.
Eğer dileseydik, size bedel yeryüzünde sizin yerinizi tutacak melekler var ederdik.