Skip to main content

فَإِمَّا
bile
نَذْهَبَنَّ
biz alıp götürsek
بِكَ
seni
فَإِنَّا
muhakkak biz
مِنْهُم
onlardan
مُّنتَقِمُونَ
öc alırız

feimmâ neẕhebenne bike feinnâ minhüm münteḳimûn.

Seni onlardan uzaklaştırsak bile doğrusu Biz kendilerinden öç alırız; yahut onlara vadettiğimizi sana gösteririz. Çünkü onlara karşı gücü yetenleriz.

Tefsir

أَوْ
yahut
نُرِيَنَّكَ
sana gösteririz
ٱلَّذِى
şeyi
وَعَدْنَٰهُمْ
onları uyardığımız
فَإِنَّا
şüphesiz bizim
عَلَيْهِم
onlara
مُّقْتَدِرُونَ
gücümüz yeter

ev nüriyenneke-lleẕî ve`adnâhüm feinnâ `aleyhim muḳtedirûn.

Seni onlardan uzaklaştırsak bile doğrusu Biz kendilerinden öç alırız; yahut onlara vadettiğimizi sana gösteririz. Çünkü onlara karşı gücü yetenleriz.

Tefsir

فَٱسْتَمْسِكْ
sen sımsıkı sarıl
بِٱلَّذِىٓ أُوحِىَ
vahyedilene
إِلَيْكَۖ
sana
إِنَّكَ
çünkü sen
عَلَىٰ
üzerindesin
صِرَٰطٍ
yol
مُّسْتَقِيمٍ
doğru

festemsik billeẕî ûḥiye ileyk. inneke `alâ ṣirâṭim müsteḳîm.

Sana vahyolunana sarıl, sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin.

Tefsir

وَإِنَّهُۥ
şüphesiz O (Kur'an)
لَذِكْرٌ
bir Zikir'dir
لَّكَ
sana
وَلِقَوْمِكَۖ
ve kavmine
وَسَوْفَ
ve yakında
تُسْـَٔلُونَ
sorulacaksınız

veinnehû leẕikrul leke veliḳavmik. vesevfe tüs'elûn.

Doğrusu bu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.

Tefsir

وَسْـَٔلْ
ve sor
مَنْ
kimseye
أَرْسَلْنَا
gönderdiğimiz
مِن قَبْلِكَ
senden önce
مِن رُّسُلِنَآ
elçilerimizden
أَجَعَلْنَا
yapmış mıyız?
مِن دُونِ
başka
ٱلرَّحْمَٰنِ
Rahman'dan
ءَالِهَةً
tanrılar
يُعْبَدُونَ
tapılacak

ves'el men erselnâ min ḳablike mir rusülinâ. ece`alnâ min dûni-rraḥmâni âlihetey yü`bedûn.

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor; Biz, Rahman olan Allah'tan başka, kulluk edilecek tanrılar meşru kılmış mıyız?

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
أَرْسَلْنَا
biz gönderdik
مُوسَىٰ
Musa'yı
بِـَٔايَٰتِنَآ
ayetlerimizle
إِلَىٰ فِرْعَوْنَ
Fir'avn'a
وَمَلَإِي۟هِۦ
ve ileri gelen adamlarına
فَقَالَ
dedi
إِنِّى
elbette ben
رَسُولُ
elçisiyim
رَبِّ
Rabbinin
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin

veleḳad erselnâ mûsâ biâyâtinâ ilâ fir`avne vemeleihî feḳâle innî rasûlü rabbi-l`âlemîn.

And olsun ki Biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve erkanına göndermiştik, "Şüphesiz ben, Alemlerin Rabbinin elçisiyim" demişti.

Tefsir

فَلَمَّا
ne zaman ki
جَآءَهُم
onlara gelince
بِـَٔايَٰتِنَآ
ayetlerimizle
إِذَا
hemen
هُم
onlar
مِّنْهَا
onlarla
يَضْحَكُونَ
(alay edip) gülmeğe başladılar

felemmâ câehüm biâyâtinâ iẕâ hüm minhâ yaḍḥakûn.

Onlara mucizelerimizi getirdiği zaman, bunlara gülüvermişlerdi.

Tefsir

وَمَا
ve
نُرِيهِم
onlara göstermeyiz
مِّنْ
hiçbir
ءَايَةٍ
mu'cize
إِلَّا
başkasını
هِىَ
o
أَكْبَرُ
daha büyük (olandan)
مِنْ أُخْتِهَاۖ
ötekinden
وَأَخَذْنَٰهُم
ve onları yakaladık
بِٱلْعَذَابِ
azab(lar) ile
لَعَلَّهُمْ
umulur ki
يَرْجِعُونَ
dönerler

vemâ nürîhim min âyetin illâ hiye ekberu min uḫtihâ. veeḫaẕnâhüm bil`aẕâbi le`allehüm yerci`ûn.

Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü; doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.

Tefsir

وَقَالُوا۟
ve dediler ki
يَٰٓأَيُّهَ
ey
ٱلسَّاحِرُ
büyücü
ٱدْعُ
du'a et
لَنَا
bizim için
رَبَّكَ
Rabbine
بِمَا
hürmetine
عَهِدَ
söz
عِندَكَ
sana verdiği
إِنَّنَا
artık biz
لَمُهْتَدُونَ
yola geleceğiz

veḳâlû yâ eyyühe-ssâḥiru-d`u lenâ rabbeke bimâ `ahide `indeke innenâ lemühtedûn.

"Ey Sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim" dediler.

Tefsir

فَلَمَّا
fakat
كَشَفْنَا
biz kaldırınca
عَنْهُمُ
onlardan
ٱلْعَذَابَ
azabı
إِذَا
hemen
هُمْ
onlar
يَنكُثُونَ
sözlerinden dönüyorlar

felemmâ keşefnâ `anhümü-l`aẕâbe iẕâ hüm yenküŝûn.

Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.

Tefsir