سَتَجِدُوْنَ اٰخَرِيْنَ يُرِيْدُوْنَ اَنْ يَّأْمَنُوْكُمْ وَيَأْمَنُوْا قَوْمَهُمْ ۗ كُلَّ مَا رُدُّوْٓا اِلَى الْفِتْنَةِ اُرْكِسُوْا فِيْهَا ۚ فَاِنْ لَّمْ يَعْتَزِلُوْكُمْ وَيُلْقُوْٓا اِلَيْكُمُ السَّلَمَ وَيَكُفُّوْٓا اَيْدِيَهُمْ فَخُذُوْهُمْ وَاقْتُلُوْهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوْهُمْ ۗ وَاُولٰۤىِٕكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطٰنًا مُّبِيْنًا ࣖ ( النساء: ٩١ )
setecidûne âḫarîne yürîdûne ey ye'menûküm veye'menû ḳavmehüm. küllemâ ruddû ile-lfitneti ürkisû fîhâ. feil lem ya`tezilûküm veyülḳû ileykümü-sseleme veyeküffû eydiyehüm feḫuẕûhüm vaḳtülûhüm ḥayŝü ŝeḳiftümûhüm. veülâiküm ce`alnâ leküm `aleyhim sülṭânem mübînâ. (an-Nisāʾ 4:91)
Diyanet Isleri:
Diğerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden güvende olmayı istediklerini göreceksiniz. Ne var ki fitneciliğe her çağırıldıklarında ona can atarlar; eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizden el çekmezlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine size apaçık ferman verdik.
English Sahih:
You will find others who wish to obtain security from you and [to] obtain security from their people. Every time they are returned to [the influence of] disbelief, they fall back into it. So if they do not withdraw from you or offer you peace or restrain their hands, then seize them and kill them wherever you overtake them. And those – We have made for you against them a clear authorization. ([4] An-Nisa : 91)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Başka bir bölüğünü de şöyle bulacaksınız: Onlar, sizden de emin olmak isterler, kavimlerinden de. Fakat bir fitneye sevk edilince ta içine dalıverirler. Onlar sizi bırakmazlar, sizinle barış halinde yaşamazlar ve sizden el çekmezlerse tutun onları, öldürün onları bulduğunuz yerde ve işte size, onlara karşı apaçık bir kudret ve salahiyet verdik.