Skip to main content

يَسْـَٔلُكَ اَهْلُ الْكِتٰبِ اَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتٰبًا مِّنَ السَّمَاۤءِ فَقَدْ سَاَلُوْا مُوْسٰٓى اَكْبَرَ مِنْ ذٰلِكَ فَقَالُوْٓا اَرِنَا اللّٰهَ جَهْرَةً فَاَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْۚ ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْۢ بَعْدِ مَا جَاۤءَتْهُمُ الْبَيِّنٰتُ فَعَفَوْنَا عَنْ ذٰلِكَ ۚ وَاٰتَيْنَا مُوْسٰى سُلْطٰنًا مُّبِيْنًا  ( النساء: ١٥٣ )

Ask you
يَسْـَٔلُكَ
senden istiyorlar
(the) People
أَهْلُ
ehli
(of) the Book
ٱلْكِتَٰبِ
Kitap
that you bring down
أَن تُنَزِّلَ
indirmeni
to them
عَلَيْهِمْ
kendilerine
a book
كِتَٰبًا
bir Kitap
from the heaven
مِّنَ ٱلسَّمَآءِۚ
gökten
Then indeed
فَقَدْ
muhakkak
they (had) asked
سَأَلُوا۟
istemişler
Musa
مُوسَىٰٓ
Musa'dan
greater
أَكْبَرَ
daha büyüğünü
than that
مِن ذَٰلِكَ
bundan
for they said
فَقَالُوٓا۟
demişlerdi
"Show us
أَرِنَا
bize göster
Allah
ٱللَّهَ
Allah'ı
manifestly"
جَهْرَةً
açıkça
so struck them
فَأَخَذَتْهُمُ
derhal onları yakalamıştı
the thunderbolt
ٱلصَّٰعِقَةُ
yıldırım gürültüsü
for their wrongdoing
بِظُلْمِهِمْۚ
haksızlıklarından dolayı
Then
ثُمَّ
sonra
they took
ٱتَّخَذُوا۟
tutmuşlardı
the calf (for worship)
ٱلْعِجْلَ
buzağıyı (tanrı)
from after
مِنۢ بَعْدِ
sonra
[what] came to them
مَا جَآءَتْهُمُ
kendilerine geldikken
the clear proofs
ٱلْبَيِّنَٰتُ
açık deliller
then We forgave them
فَعَفَوْنَا
vazgeçtik
for that
عَن ذَٰلِكَۚ
bundan da
And We gave
وَءَاتَيْنَا
ve verdik
Musa
مُوسَىٰ
Musa'ya
an authority
سُلْطَٰنًا
bir yetki
clear
مُّبِينًا
açık

yes'elüke ehlü-lkitâbi en tünezzile `aleyhim kitâbem mine-ssemâi feḳad seelû mûsâ ekbera min ẕâlike feḳâlû erine-llâhe cehraten feeḫaẕethümu-ṣṣâ`iḳatü biżulmihim. ŝümme-tteḫaẕü-l`icle mim ba`di mâ câethümü-lbeyyinâtü fe`afevnâ `an ẕâlik. veâteynâ mûsâ sülṭânem mübînâ. (an-Nisāʾ 4:153)

Diyanet Isleri:

Kitap ehli, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni isterler. Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi ve "Bize Allah'ı apaçık göster" demişlerdi. Zulümlerinden ötürü onları yıldırım çarpmıştı. Belgeler kendilerine geldikten sonra da, buzağıyı tanrı olarak benimsediler, fakat bunları affettik ve Musa'ya apaçık bir hüccet verdik, söz vermelerine karşılık Tur dağını üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek girin" dedik, "Cumartesileri aşırı gitmeyin" dedik, onlardan sağlam bir söz aldık.

English Sahih:

The People of the Scripture ask you to bring down to them a book from the heaven. But they had asked of Moses [even] greater than that and said, "Show us Allah outright," so the thunderbolt struck them for their wrongdoing. Then they took the calf [for worship] after clear evidences had come to them, and We pardoned that. And We gave Moses a clear authority. ([4] An-Nisa : 153)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Kitap ehli, onlara gökten bir kitap indirmeni isterler, Musa'dan bundan da büyük bir şey istemişler, bize Allah'ı apaçık göster demişlerdi de zulümleri yüzünden bir yıldırım düşüp yakıvermişti onları. Sonra da onlara apaçık deliller geldiği halde buzağıya tanrı demişlerdi, gene de bu suçlarını bağışlamıştık da Musa'ya apaçık bir kudret vermiştik.