Skip to main content

سَتَجِدُونَ
bulacaksınız
ءَاخَرِينَ
başkalarını
يُرِيدُونَ
ister
أَن يَأْمَنُوكُمْ
sizden emin olmak
وَيَأْمَنُوا۟
ve emin olmak
قَوْمَهُمْ
kendi toplumlarından
كُلَّ
her ne zaman
مَا رُدُّوٓا۟
götürülseler
إِلَى ٱلْفِتْنَةِ
fitneye
أُرْكِسُوا۟
başaşağı atılırlar
فِيهَاۚ
(fitnenin) içine
فَإِن
eğer
لَّمْ يَعْتَزِلُوكُمْ
sizden uzak durmazlarsa
وَيُلْقُوٓا۟
ve istemezlerse
إِلَيْكُمُ
sizinle
ٱلسَّلَمَ
barış içinde yaşamak
وَيَكُفُّوٓا۟
(saldırıdan) çekmezlerse
أَيْدِيَهُمْ
ellerini
فَخُذُوهُمْ
onları yakalayın
وَٱقْتُلُوهُمْ
ve öldürün
حَيْثُ
nerede
ثَقِفْتُمُوهُمْۚ
bulursanız
وَأُو۟لَٰٓئِكُمْ
işte öylelerine
جَعَلْنَا
verdik
لَكُمْ
size
عَلَيْهِمْ
karşı
سُلْطَٰنًا
bir yetki
مُّبِينًا
açık

setecidûne âḫarîne yürîdûne ey ye'menûküm veye'menû ḳavmehüm. küllemâ ruddû ile-lfitneti ürkisû fîhâ. feil lem ya`tezilûküm veyülḳû ileykümü-sseleme veyeküffû eydiyehüm feḫuẕûhüm vaḳtülûhüm ḥayŝü ŝeḳiftümûhüm. veülâiküm ce`alnâ leküm `aleyhim sülṭânem mübînâ.

Diğerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden güvende olmayı istediklerini göreceksiniz. Ne var ki fitneciliğe her çağırıldıklarında ona can atarlar; eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizden el çekmezlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine size apaçık ferman verdik.

Tefsir

وَمَا
yoktur
كَانَ لِمُؤْمِنٍ
bir mü'minin
أَن يَقْتُلَ
öldürmesi
مُؤْمِنًا
bir mü'mini
إِلَّا
dışında
خَطَـًٔاۚ
yanlışlık
وَمَن
ve kim ki
قَتَلَ
öldürdü
مُؤْمِنًا
bir mü'mini
خَطَـًٔا
yanlışlıkla
فَتَحْرِيرُ
azadetmelidir
رَقَبَةٍ
bir köle
مُّؤْمِنَةٍ
mü'min
وَدِيَةٌ
ve bir diyet
مُّسَلَّمَةٌ
vermelidir
إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦٓ
ölenin ailesine
إِلَّآ
başka
أَن يَصَّدَّقُوا۟ۚ
bağışlamaları
فَإِن
eğer
كَانَ
ise
مِن قَوْمٍ
bir topluluktan
عَدُوٍّ
düşmanınız olan
لَّكُمْ
sizin
وَهُوَ
o (öldürülen)
مُؤْمِنٌ
mü'min
فَتَحْرِيرُ
azadetmelidir
رَقَبَةٍ
bir köle
مُّؤْمِنَةٍۖ
mü'min
وَإِن
ve eğer
كَانَ
ise
مِن قَوْمٍۭ
bir topluluktan
بَيْنَكُمْ
sizinle
وَبَيْنَهُم
kendileri arasında
مِّيثَٰقٌ
andlaşma bulunan
فَدِيَةٌ
bir diyet
مُّسَلَّمَةٌ
verilecektir
إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ
ailesine
وَتَحْرِيرُ
ve azadetmek lazımdır
رَقَبَةٍ
bir köle
مُّؤْمِنَةٍۖ
mü'min
فَمَن
kimse
لَّمْ يَجِدْ
bunları bulamayan
فَصِيَامُ
oruç tutmalıdır
شَهْرَيْنِ
iki ay
مُتَتَابِعَيْنِ
ardı ardına
تَوْبَةً
tevbesinin kabulü için
مِّنَ
tarafından
ٱللَّهِۗ
Allah
وَكَانَ ٱللَّهُ
Allah
عَلِيمًا
bilendir
حَكِيمًا
hüküm ve hikmet sahibidir

vemâ kâne limü'minin ey yaḳtüle mü'minen illâ ḫaṭaâ. vemen ḳatele mü'minen ḫaṭaen fetaḥrîru raḳabetim mü'minetiv vediyetüm müsellemetün ilâ ehlihî illâ ey yeṣṣaddeḳû. fein kâne min ḳavmin `adüvvil leküm vehüve mü'minün fetaḥrîru raḳabetim mü'mineh. vein kâne min ḳavmim beyneküm vebeynehüm mîŝâḳun fediyetüm müsellemetün ilâ ehlihî vetaḥrîru raḳabetim mü'mineh. femel lem yecid feṣiyâmü şehrayni mütetâbi`ayn. tevbetem mine-llâh. vekâne-llâhü `alîmen ḥakîmâ.

Bir müminin diğer mümini yanlışlık dışında öldürmesi asla caiz değildir. Bir mümini yanlışlıkla öldürenin, bir mümin köleyi azad etmesi ve öldürülenin ailesi bağışlamadıkça, ona diyet ödemesi gerekir. Eğer o mümin, size düşman bir topluluktan ise mümin bir köleyi azad etmek gerekir. Şayet aranızda anlaşma olan bir millettense, ailesine diyet ödemek ve mümin bir köleyi azat etmek gerekir. Bulamayana, Allah tarafından tevbesinin kabulü için, ard arda iki ay oruç tutmak gerekir. Allah bilendir. Hakim'dir.

Tefsir

وَمَن
her kim
يَقْتُلْ
öldürürse
مُؤْمِنًا
bir mü'mini
مُّتَعَمِّدًا
kasden
فَجَزَآؤُهُۥ
onun cezası
جَهَنَّمُ
cehennemdir
خَٰلِدًا
sürekli kalacağı
فِيهَا
içinde
وَغَضِبَ
ve gazabetmiştir
ٱللَّهُ
Allah
عَلَيْهِ
ona
وَلَعَنَهُۥ
ve la'net etmiştir
وَأَعَدَّ
ve hazırlamıştır
لَهُۥ
onun için
عَذَابًا
bir azab
عَظِيمًا
büyük

vemey yaḳtül mü'minem müte`ammiden fecezâühû cehennemü ḫâliden fîhâ vegaḍibe-llâhü `aleyhi vele`anehû vee`adde lehû `aẕâben `ażîmâ.

Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir. Allah ona gazabetmiş, lanetlemiş ve büyük azab hazırlamıştır.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
Ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوٓا۟
inanan(lar)
إِذَا
zaman
ضَرَبْتُمْ
savaşa çıktığınız
فِى سَبِيلِ
yolunda
ٱللَّهِ
Allah
فَتَبَيَّنُوا۟
iyi anlayın dinleyin'
وَلَا تَقُولُوا۟
demeyin
لِمَنْ
kimseye
أَلْقَىٰٓ
veren
إِلَيْكُمُ
size
ٱلسَّلَٰمَ
selam
لَسْتَ
sen değilsin
مُؤْمِنًا
mü'min
تَبْتَغُونَ
gözeterek
عَرَضَ
geçici menfaatini
ٱلْحَيَوٰةِ
hayatının
ٱلدُّنْيَا
dünya
فَعِندَ
çünkü yanında
ٱللَّهِ
Allah'ın
مَغَانِمُ
ganimetler vardır
كَثِيرَةٌۚ
çok
كَذَٰلِكَ
böyle idiniz
كُنتُم
siz de
مِّن قَبْلُ
önceden
فَمَنَّ
lutfetti
ٱللَّهُ
Allah
عَلَيْكُمْ
size
فَتَبَيَّنُوٓا۟ۚ
o halde iyice anlayın
إِنَّ
çünkü
ٱللَّهَ
Allah
كَانَ بِمَا
şeyleri
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız
خَبِيرًا
haber almaktadır

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû iẕâ ḍarabtüm fî sebîli-llâhi fetebeyyenû velâ teḳûlû limen elḳâ ileykümü-sselâme leste mü'minâ. tebtegûne `araḍa-lḥayâti-ddünyâ. fe`inde-llâhi megânimü keŝîrah. keẕâlike küntüm min ḳablü femenne-llâhü `aleyküm fetebeyyenû. inne-llâhe kâne bimâ ta`melûne ḫabîrâ.

Ey İnananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: "Sen mümin değilsin" demeyin. Allah katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.

Tefsir

لَّا
olmaz
يَسْتَوِى
eşit
ٱلْقَٰعِدُونَ
yerlerinde oturanlar
مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
inananlardan
غَيْرُ
dışında
أُو۟لِى
sahipleri
ٱلضَّرَرِ
özür
وَٱلْمُجَٰهِدُونَ
ve cihad edenler
فِى سَبِيلِ
yolunda
ٱللَّهِ
Allah
بِأَمْوَٰلِهِمْ
mallariyle
وَأَنفُسِهِمْۚ
canlariyle
فَضَّلَ
üstün kılmıştır
ٱللَّهُ
Allah
ٱلْمُجَٰهِدِينَ
cihadedenleri
بِأَمْوَٰلِهِمْ
mallariyle
وَأَنفُسِهِمْ
canlariyle
عَلَى ٱلْقَٰعِدِينَ
oturanlardan
دَرَجَةًۚ
derece bakımından
وَكُلًّا
ve hepsine
وَعَدَ
va'detmiştir
ٱللَّهُ
Allah
ٱلْحُسْنَىٰۚ
güzellik
وَفَضَّلَ
ve üstün kılmıştır
ٱللَّهُ
Allah
ٱلْمُجَٰهِدِينَ
mücahidleri
عَلَى ٱلْقَٰعِدِينَ
oturanlardan
أَجْرًا
ecirle
عَظِيمًا
çok daha büyük

lâ yestevi-lḳâ`idûne mine-lmü'minîne gayru üli-ḍḍarari velmücâhidûne fî sebîli-llâhi biemvâlihim veenfüsihim. feḍḍale-llâhü-lmücâhidîne biemvâlihim veenfüsihim `ale-lḳâ`idîne deraceh. veküllev ve`ade-llâhü-lḥusnâ. vefeḍḍale-llâhü-lmücâhidîne `ale-lḳâ`idîne ecran `ażîmâ.

İnananlardan, özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlariyle cihad edenleri, mertebece, oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vadetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah bağışlar ve merhamet eder.

Tefsir

دَرَجَٰتٍ
yüksek dereceler
مِّنْهُ
kendi katından
وَمَغْفِرَةً
ve bağış
وَرَحْمَةًۚ
ve rahmet
وَكَانَ ٱللَّهُ
Allah
غَفُورًا
bağışlayandır
رَّحِيمًا
esirgeyendir

deracâtim minhü vemagfiratev veraḥmeh. vekâne-llâhü gafûrar raḥîmâ.

İnananlardan, özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlariyle cihad edenleri, mertebece, oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vadetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah bağışlar ve merhamet eder.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلَّذِينَ تَوَفَّىٰهُمُ
canlarını alırken
ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
melekler
ظَالِمِىٓ
yazık eden kimselere
أَنفُسِهِمْ
nefislerine
قَالُوا۟
dediler
فِيمَ
ne işte
كُنتُمْۖ
idiniz
قَالُوا۟
dediler
كُنَّا مُسْتَضْعَفِينَ
biz aciz düşürülmüştük
فِى ٱلْأَرْضِۚ
yer yüzünde
قَالُوٓا۟
(Melekler) dediler ki
أَلَمْ تَكُنْ
değil miydi?
أَرْضُ
yeri
ٱللَّهِ
Allah'ın
وَٰسِعَةً
geniş
فَتُهَاجِرُوا۟
göç edeydiniz
فِيهَاۚ
onda
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte onların
مَأْوَىٰهُمْ
durağı
جَهَنَّمُۖ
cehennemdir
وَسَآءَتْ
ve ne kötü
مَصِيرًا
bir gidiş yeridir

inne-lleẕîne teveffâhümü-lmelâiketü żâlimî enfüsihim ḳâlû fîme küntüm. ḳâlû künnâ müstaḍ`afîne fi-l'arḍ. ḳâlû elem tekün arḍu-llâhi vâsi`aten fetühâcirû fîhâ. feülâike me'vâhüm cehennem. vesâet meṣîrâ.

Kendilerine yazık edenlerin melekler canlarını aldıkları zaman onlara: "Ne yaptınız bakalım?" deyince, "Biz yeryüzünde zavallı kimselerdik" diyecekler, melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" cevabını verecekler. Onlarınvaracakları yer cehennemdir. Orası ne kötü dönülecek yerdir!

Tefsir

إِلَّا
yalnız hariçtir
ٱلْمُسْتَضْعَفِينَ
gerçekten zayıf
مِنَ ٱلرِّجَالِ
erkekler
وَٱلنِّسَآءِ
ve kadınlar
وَٱلْوِلْدَٰنِ
ve çocuklar
لَا يَسْتَطِيعُونَ
gücü yetmeyenler
حِيلَةً
hiçbir çareye
وَلَا يَهْتَدُونَ
ve (göç için) bulamayan
سَبِيلًا
yol

ille-lmüstaḍ`afîne mine-rricâli vennisâi velvildâni lâ yesteṭî`ûne ḥîletev velâ yehtedûne sebîlâ.

Çaresiz kalan, yol bulamayan zavallı erkek, kadın ve çocuklar müstesnadırlar.

Tefsir

فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte
عَسَى
umulur
ٱللَّهُ
Allah'ın
أَن يَعْفُوَ
affetmesi
عَنْهُمْۚ
onları
وَكَانَ ٱللَّهُ
ve Allah
عَفُوًّا
çok affedendir
غَفُورًا
çok bağışlayandır

feülâike `asa-llâhü ey ya`füve `anhüm. vekâne-llâhü `afüvven gafûrâ.

İşte Allah'ın bunları affetmesi umulur. Allah Affedendir, Bağışlayan'dır.

Tefsir

وَمَن
ve kim ki
يُهَاجِرْ
göç eder
فِى سَبِيلِ
yolunda
ٱللَّهِ
Allah
يَجِدْ
bulur
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
مُرَٰغَمًا
gidecek
كَثِيرًا
çok yer
وَسَعَةًۚ
ve bolluk
وَمَن
ve kim ki
يَخْرُجْ
çıkar
مِنۢ بَيْتِهِۦ
evinden
مُهَاجِرًا
göç etmek amacıyle
إِلَى ٱللَّهِ
Allah'a
وَرَسُولِهِۦ
ve Elçisine
ثُمَّ
sonra
يُدْرِكْهُ
kendisine yetişirse
ٱلْمَوْتُ
ölüm
فَقَدْ
muhakkak
وَقَعَ
düşer
أَجْرُهُۥ
onun mükafatı
عَلَى ٱللَّهِۗ
Allah'a
وَكَانَ
ve
ٱللَّهُ
Allah
غَفُورًا
bağışlayandır
رَّحِيمًا
esirgeyendir

vemey yühâcir fî sebîli-llâhi yecid fi-l'arḍi mürâgamen keŝîrav vese`ah. vemey yaḫruc mim beytihî mühâciran ile-llâhi verasûlihî ŝümme yüdrikhü-lmevtü feḳad veḳa`a ecruhû `ale-llâh. vekâne-llâhü gafûrar raḥîmâ.

Allah yolunda hicret eden kişi, yeryüzünde çok bereketli yer ve genişlik bulur. Evinden, Allah'a ve Peygamberine hicret ederek çıkan kimseye ölüm gelirse, onun ecrini vermek Allah'a düşer. Allah bağışlar ve merhamet eder.

Tefsir