müttekiîne fîhâ yed`ûne fîhâ bifâkihetin keŝîrativ veşerâb.
Orada tahtlara yaslanmış olarak türlü meyveler ve içecekler isterler.
ve`indehüm ḳâṣirâtu-ṭṭarfi etrâb.
Yanlarında, gözlerini eşlerine dikmiş yaşıt güzeller vardır.
hâẕâ mâ tû`adûne liyevmi-lḥisâb.
İşte bu hesap günü için, size söz verilenlerdir.
inne hâẕâ lerizḳunâ mâ lehû min nefâd.
Doğrusu, verdiğimiz bu rızıklar tükenecek değildir.
hâẕâ. veinne liṭṭâgîne leşerra meâb.
Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.
cehennem. yaṣlevnehâ. febi'se-lmihâd.
Cehenneme girerler; ne kötü bir konaktır!
hâẕâ felyeẕûḳûhü ḥamîmüv vegassâḳ.
İşte bu kaynar su ve irindir, artık onu tatsınlar.
veâḫaru min şeklihî ezvâc.
Bunlara benzer daha başkaları da vardır...
hâẕâ fevcüm muḳteḥimüm me`aküm. lâ merḥabem bihim. innehüm ṣâlü-nnâr.
(İnkarcıların ileri gelenlerine denir ki;) "İşte şunlar sizinle beraber girecek olanlardır." (Derler ki;) "Onlar rahat yüzü görmesin. Behemehal ateşe gireceklerdir"
ḳâlû bel entüm. lâ merḥabem biküm. entüm ḳaddemtümûhü lenâ. febi'se-lḳarâr.
(Onlara uyanlar;) "Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin; bunu başımıza getiren sizsiniz; ne kötü bir duraktır!" derler.