veleḳad ḍalle ḳablehüm ekŝeru-l'evvelîn.
Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.
veleḳad erselnâ fîhim münẕirîn.
And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.
fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmünẕerîn.
Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!
illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.
Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.
veleḳad nâdânâ nûḥun feleni`me-lmücîbûn.
And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.
venecceynâhü veehlehû mine-lkerbi-l`ażîm.
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
vece`alnâ ẕürriyyetehû hümü-lbâḳîn.
Ancak onun soyunu sürekli kıldık.
veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.
Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
selâmün `alâ nûḥin fi-l`âlemîn.
Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.
innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.
İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.