Skip to main content

لِمِثْلِ
misli gibi
هَٰذَا
bunun
فَلْيَعْمَلِ
çalışsınlar
ٱلْعَٰمِلُونَ
çalışanlar

limiŝli hâẕâ felya`meli-l`âmilûn.

Çalışanlar bunun için çalışsın.

Tefsir

أَذَٰلِكَ
bu mu?
خَيْرٌ
hayırlı
نُّزُلًا
ağırlanmak için
أَمْ
yoksa
شَجَرَةُ
ağacı (mı?)
ٱلزَّقُّومِ
zakkum

eẕâlike ḫayrun nüzülen em şeceratü-zzeḳḳûm.

Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı?

Tefsir

إِنَّا
elbette biz
جَعَلْنَٰهَا
onu yaptık
فِتْنَةً
bir fitne (sınav)
لِّلظَّٰلِمِينَ
zalimler için

innâ ce`alnâhâ fitnetel liżżâlimîn.

Biz o ağacı, zalimler için bir dert yaptık.

Tefsir

إِنَّهَا
elbette o
شَجَرَةٌ
bir ağaçtır
تَخْرُجُ
çıkan
فِىٓ أَصْلِ
dibinde
ٱلْجَحِيمِ
cehennemin

innehâ şeceratün taḫrucü fî aṣli-lceḥîm.

O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.

Tefsir

طَلْعُهَا
tomurcukları
كَأَنَّهُۥ
gibidir
رُءُوسُ
başları
ٱلشَّيَٰطِينِ
şeytanların

ṭal`uhâ keennehû ruûsü-şşeyâṭîn.

Tomurcukları şeytan başı gibidir.

Tefsir

فَإِنَّهُمْ
onlar
لَءَاكِلُونَ
yiyeceklerdir
مِنْهَا
ondan
فَمَالِـُٔونَ
ve dolduracaklardır
مِنْهَا
onunla
ٱلْبُطُونَ
karınlarını

feinnehüm leâkilûne minhâ femâliûne minhe-lbüṭûn.

İşte cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
إِنَّ
şüphesiz
لَهُمْ
onların vardır
عَلَيْهَا
bunun üzerine
لَشَوْبًا
bir içkileri
مِّنْ حَمِيمٍ
kaynar sudan

ŝümme inne lehüm `aleyhâ leşevbem min ḥamîm.

Sonra, üzerine kaynar su katılmış içki şüphesiz onlar içindir.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
إِنَّ
elbette
مَرْجِعَهُمْ
dönecekleri yer
لَإِلَى
mutlaka
ٱلْجَحِيمِ
cehennemdir

ŝümme inne merci`ahüm leile-lceḥîm.

Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.

Tefsir

إِنَّهُمْ
çünkü onlar
أَلْفَوْا۟
buldular
ءَابَآءَهُمْ
babalarını
ضَآلِّينَ
sapık kimseler

innehüm elfev âbâehüm ḍâllîn.

Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı.

Tefsir

فَهُمْ
kendileri de
عَلَىٰٓ
üzerinde
ءَاثَٰرِهِمْ
onların izleri
يُهْرَعُونَ
koşturuyorlar

fehüm `alâ âŝârihim yühra`ûn.

Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuyorlardı.

Tefsir