festeftihim ehüm eşeddü ḫalḳan em men ḫalaḳnâ. innâ ḫalaḳnâhüm min ṭînil lâzib.
Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır.
bel `acibte veyesḫarûn.
Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar.
veiẕâ ẕükkirû lâ yeẕkürûn.
Onlara öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler.
veiẕâ raev âyetey yestesḫirûn.
Bir mucize gördüklerinde onu eğlenceye alırlar.
veḳâlû in hâẕâ illâ siḥrum mübîn.
"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.
"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
eveâbâüne-l'evvelûn.
"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.
ḳul ne`am veentüm dâḫirûn.
De ki: "Evet hem de zelil ve hakir olarak."
feinnemâ hiye zecratüv vâḥidetün feiẕâ hüm yenżurûn.
Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar.
veḳâlû yâ veylenâ hâẕâ yevmü-ddîn.
Şöyle derler: "Vay bize! İşte bu ceza günüdür."