fesâheme fekâne mine-lmüdḥaḍîn.
Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı.
felteḳamehü-lḥûtü vehüve mülîm.
Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.
felevlâ ennehû kâne mine-lmüsebbiḥîn.
Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.
lelebiŝe fî baṭnih ilâ yevmi yüb`aŝûn.
Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.
fenebeẕnâhü bil`arâi vehüve seḳîm.
Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık.
veembetnâ `aleyhi şeceratem miy yaḳṭîn.
Onun için, geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.
veerselnâhü ilâ mieti elfin ev yezîdûn.
Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
feâmenû femetta`nâhüm ilâ ḥîn.
Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
festeftihim elirabbike-lbenâtü velehümü-lbenûn.
Putperestlere sor, kızlar senin Rabbinin de erkekler onların mı?
em ḫalaḳne-lmelâikete inâŝev vehüm şâhidûn.
Yoksa melekleri kız olarak yarattığımızda onlar hazır mı idiler?