innehû min `ibâdine-lmü'minîn.
Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.
vebeşşernâhü biisḥâḳa nebiyyem mine-ṣṣâliḥîn.
Ona, iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik.
vebâraknâ `aleyhi ve`alâ isḥâḳ. vemin ẕürriyyetihimâ muḥsinüv veżâlimül linefsihî mübîn.
Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır.
veleḳad menennâ `alâ mûsâ vehârûn.
And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk.
venecceynâhümâ veḳavmehümâ mine-lkerbi-l`ażîm.
İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
veneṣarnâhüm fekânû hümü-lgâlibîn.
Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.
veâteynâhüme-lkitâbe-lmüstebîn.
Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik.
vehedeynâhüme-ṣṣirâṭa-lmüsteḳîm.
Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.
veteraknâ `aleyhimâ fi-l'âḫirîn.
Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.
selâmün `alâ mûsâ vehârûn.
Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.