ittebi`û mel lâ yes'elüküm ecrav vehüm mühtedûn.
"Sizden bir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar."
vemâ liye lâ a`büdü-lleẕî feṭaranî veileyhi türce`ûn.
"Beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O'na döneceksiniz."
eetteḫiẕü min dûnihî âliheten iy yüridni-rraḥmânü biḍurril lâ tugni `annî şefâ`atühüm şey'ev velâ yünḳiẕûn.
"O'nu bırakıp da tanrılar edinir miyim? Eğer Rahman olan Allah bana bir zarar vermek isterse, o tanrıların şefaati bana fayda vermez, beni kurtaramazlar."
innî iẕel lefî ḍalâlim mübîn.
"Doğrusu o takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum."
innî âmentü birabbiküm fesme`ûn.
"Şüphesiz ben Rabbinize inandım, beni dinleyin."
ḳîle-dḫuli-lcenneh. ḳâle yâ leyte ḳavmî ya`lemûn.
Ona "Cennete gir" denince, "Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!" demişti.
bimâ gafera lî rabbî vece`alenî mine-lmükramîn.
Ona "Cennete gir" denince, "Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!" demişti.
vemâ enzelnâ `alâ ḳavmihî mim ba`dihî min cündim mine-ssemâi vemâ künnâ münzilîn.
Ondan sonra milleti üzerine gökten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de değildik; sadece tek bir çığlık.. o kadar, hemen sönüp gittiler.
in kânet illâ ṣayḥatev vâḥideten feiẕâ hüm ḫâmidûn.
Ondan sonra milleti üzerine gökten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de değildik; sadece tek bir çığlık.. o kadar, hemen sönüp gittiler.
yâ ḥasraten `ale-l`ibâd. mâ ye'tîhim mir rasûlin illâ kânû bihî yestehziûn.
Kullara yazıklar olsun! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.