velleẕî evḥaynâ ileyke mine-lkitâbi hüve-lḥaḳḳu müṣaddiḳal limâ beyne yedeyh. inne-llâhe bi`ibâdihî leḫabîrum beṣîr.
Bu, sana vahyettiğimiz, öncekileri doğrulayan gerçek Kitap'dır. Allah şüphesiz kullarından haberdardır, görendir.
ŝümme evraŝne-lkitâbe-lleẕîne-ṣṭafeynâ min `ibâdinâ. feminhüm żâlimül linefsih. veminhüm muḳteṣid. veminhüm sâbiḳum bilḫayrâti biiẕni-llâh. ẕâlike hüve-lfaḍlü-lkebîr.
Sonra bu Kitap'ı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta davranır, kimi de, Allah'ın izniyle, iyiliklere koşar. İşte büyük lütuf budur.
cennâtü `adniy yedḫulûnehâ yüḥallevne fîhâ min esâvira min ẕehebiv velü'lüâ. velibâsühüm fîhâ ḥarîr.
Bunlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler, oradaki elbiseleri de ipektir.
veḳâlü-lḥamdü lillâhi-lleẕî eẕhebe `anne-lḥazen. inne rabbenâ legafûrun şekûr.
Derler ki: "Bizden üzüntüyü gideren Allah'a hamdolsun. Doğrusu Rabbimiz bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir."
elleẕî eḥallenâ dâra-lmüḳâmeti min faḍlih. lâ yemessünâ fîhâ neṣabüv velâ yemessünâ fîhâ lügûb.
"Bizi lütfuyla, temelli kalınacak cennete O yerleştirdi. Orada bize ne bir yorgunluk gelecek ve ne de usanç gelecektir."
velleẕîne keferû lehüm nâru cehennem. lâ yuḳḍâ `aleyhim feyemûtû velâ yüḫaffefü `anhüm min `aẕâbihâ. keẕâlike neczî külle kefûr.
İnkar edenlere cehennem ateşi vardır. Ölümlerine hükmedilmez ki ölsünler; kendilerinden cehennemin azabı da hafifletilmez. Her inkarcıyı böylece cezalandırırız.
vehüm yaṣṭariḫûne fîhâ. rabbenâ aḫricnâ na`mel ṣâliḥan gayra-lleẕî künnâ na`mel. evelem nü`ammirküm mâ yeteẕekkeru fîhi men teẕekkera vecâekümü-nneẕîr. feẕûḳû femâ liżżâlimîne min neṣîr.
Orada; "Rabbimiz! Bizi çıkar; yaptığımızdan başka, yararlı iş işleyelim" diye bağrışırlar. O zaman onlara şöyle deriz: "Öğüt alacak kişinin öğüt alabileceği kadar bir süre sizi yaşatmadık mi? Size uyarıcı da gelmişti. Artık azabı tadınız, zalimlerin yardımcısı olmaz."
inne-llâhe `âlimü gaybi-ssemâvâti vel'arḍ. innehû `alîmüm biẕâti-ṣṣudûr.
Allah şüphesiz, göklerin ve yerin gaybını bilir. Doğrusu O kalplerde olanı bilendir.
hüve-lleẕî ce`aleküm ḫalâife fi-l'arḍ. femen kefera fe`aleyhi küfruh. velâ yezîdü-lkâfirîne küfruhüm `inde rabbihim illâ maḳtâ. velâ yezîdü-lkâfirîne küfruhüm illâ ḫasârâ.
Sizleri yeryüzüne de hakim kılan O'dur. İnkar edenin inkarı kendi aleyhinedir. İnkarcıların inkarı, Rableri katında yalnız kendilerine olan gazabı arttırır. İnkarcıların inkarı, hüsrandan başka birşey arttırmaz.
ḳul era'eytüm şürakâekümü-lleẕîne ted`ûne min dûni-llâh. erûnî mâẕâ ḫaleḳû mine-l'arḍi em lehüm şirkün fi-ssemâvât. em âteynâhüm kitâben fehüm `alâ beyyinetim minh. bel iy ye`idu-żżâlimûne ba`ḍuhüm ba`ḍan illâ gurûrâ.
De ki: "Allah'ı bırakıp da taptığınız putlarınıza hiç baktınız mı? Bana gösterin, onlar yerden hangi şeyi yarattılar?" Yoksa onların Allah'la ortaklığı göklerde midir? Yoksa Biz onlara kitap verdik de ondaki delillere mi dayanırlar? Hayır; zalimler, birbirlerine sadece aldatıcı söz söylerler.