elḥamdü lillâhi-lleẕî lehû mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍi velehü-lḥamdü fi-l'âḫirah. vehüve-lḥakîmü-lḫabîr.
Hamd, göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Kendisinin olan Allah'a mahsustur. O, Hakim'dir, her şeyden haberdardır.
ya`lemü mâ yelicü fi-l'arḍi vemâ yaḫrucü minhâ vemâ yenzilü mine-ssemâi vemâ ya`rucü fîhâ. vehüve-rraḥîmü-lgafûr.
Yere gireni ve oradan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, merhametlidir, mağfiret sahibidir.
veḳâle-lleẕîne keferû lâ te'tîne-ssâ`ah. ḳul belâ verabbî lete'tiyenneküm `âlimi-lgaybi. lâ ya`zübü `anhü miŝḳâlü ẕerratin fi-ssemâvâti velâ fi-l'arḍi velâ aṣgaru min ẕâlike velâ ekberu illâ fî kitâbim mübîn.
İnkar edenler: "Kıyamet bize gelmeyecektir" dediler. De ki: "Hayır, öyle değil; görülmeyeni bilen Rabbim'e and olsun ki, o saat size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile O'nun ilminin dışında değildir. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü de şüphesiz apaçık Kitap'tadır."
liyecziye-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti. ülâike lehüm magfiratüv verizḳun kerîm.
Allah'ın, inanıp yararlı iş işleyenlere ki onlar için mağfiret ve cömertçe verilmiş rızık vardır ve ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara ki onlara iğrenç ve can yakıcı azap vardır işlerinin karşılıklarını vermesi için kıyamet saati gelecektir.
velleẕîne se`av fî âyâtinâ mü`âcizîne ülâike lehüm `aẕâbüm mir riczin elîm.
Allah'ın, inanıp yararlı iş işleyenlere ki onlar için mağfiret ve cömertçe verilmiş rızık vardır ve ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara ki onlara iğrenç ve can yakıcı azap vardır işlerinin karşılıklarını vermesi için kıyamet saati gelecektir.
veyere-lleẕîne ûtü-l`ilme-lleẕî ünzile ileyke mir rabbike hüve-lḥaḳḳa veyehdî ilâ ṣirâṭi-l`azîzi-lḥamîd.
Kendilerine ilim verilenler, sana Rabbinden indirilenin hak olduğunu, güçlü ve hamde layık olanın yolunu gösterdiğini bilirler.
veḳâle-lleẕîne keferû hel nedüllüküm `alâ racüliy yünebbiüküm iẕâ müzziḳtüm külle mümezzeḳin inneküm lefî ḫalḳin cedîd.
İnkar edenler, insanlara: "Size, siz parça parça dağılıp yok olduğunuz zaman yeniden dirileceğinizi haber veren bir adam gösterelim mi? Allah'a karşı yalan mı uyduruyor, yoksa kendisinde delilik mi vardır?" derler. Hayır; ahirete inanmayanlar, azapta ve derin bir sapıklık içindedirler.
efterâ `ale-llâhi keẕiben em bihî cinneh. beli-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati fi-l`aẕâbi veḍḍalâli-lbe`îd.
İnkar edenler, insanlara: "Size, siz parça parça dağılıp yok olduğunuz zaman yeniden dirileceğinizi haber veren bir adam gösterelim mi? Allah'a karşı yalan mı uyduruyor, yoksa kendisinde delilik mi vardır?" derler. Hayır; ahirete inanmayanlar, azapta ve derin bir sapıklık içindedirler.
efelem yerav ilâ mâ beyne eydîhim vemâ ḫalfehüm mine-ssemâi vel'arḍ. in neşe' naḫsif bihimü-l'arḍa ev nüsḳiṭ `aleyhim kisefem mine-ssemâ'. inne fî ẕâlike leâyetel likülli `abdim münîb.
Önlerinde ve ardlarında olan göğü ve yeri görmezler mi? Dilesek onları yere geçirir veya göğün bir parçasını başlarına indiririz. Bunlarda, Allah'a yönelen her kul için dersler vardır.
veleḳad âteynâ dâvûde minnâ faḍlâ. yâ cibâlü evvibî me`ahû veṭṭayr. veelennâ lehü-lḥadîd.
"Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın" diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; "geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut" diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim.
القرآن الكريم: | سبإ |
---|---|
Ayet Sajdah (سجدة): | - |
suresi (latin): | Saba' |
sayı Suresi: | 34 |
Genel Toplam ayet: | 54 |
Toplam kelimeler: | 833 |
Toplam karakter: | 1512 |
sayı Ruku: | 6 |
yer: | Mekke |
Azalan Sipariş: | 58 |
Ayetten Başlarken: | 3606 |