Skip to main content

ثُمَّ سَوّٰىهُ وَنَفَخَ فِيْهِ مِنْ رُّوْحِهٖ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٕدَةَۗ قَلِيْلًا مَّا تَشْكُرُوْنَ   ( السجدة: ٩ )

Then
ثُمَّ
sonra
He fashioned him
سَوَّىٰهُ
ona biçim verdi
and breathed
وَنَفَخَ
ve üfledi
into him
فِيهِ
ona
from His spirit
مِن رُّوحِهِۦۖ
kendi ruhundan
and made
وَجَعَلَ
ve yarattı
for you
لَكُمُ
sizin için
the hearing
ٱلسَّمْعَ
kulak(lar)
and the sight
وَٱلْأَبْصَٰرَ
ve gözler
and feelings;
وَٱلْأَفْـِٔدَةَۚ
ve gönüller
little
قَلِيلًا
ne kadar az
[what] thanks you give
مَّا تَشْكُرُونَ
şükrediyorsunuz

ŝümme sevvâhü venefeḫa fîhi mir rûḥihî vece`ale lekümü-ssem`a vel'ebṣâra vel'ef'ideh. ḳalîlem mâ teşkürûn. (as-Sajdah 32:9)

Diyanet Isleri:

Yarattığı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden yapan, sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır. Size kulaklar, gözler, kalbler verilmiştir. Öyleyken, pek az şükrediyorsunuz.

English Sahih:

Then He proportioned him and breathed into him from His [created] soul and made for you hearing and vision and hearts [i.e., intellect]; little are you grateful. ([32] As-Sajdah : 9)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Sonra da onu tamamlamıştır, ona kabiliyet vermiştir ve ona ruhundan üfürmüştür ve size kulak, gözler ve gönüller halketmiştir; ne de az şükredersiniz.