Skip to main content

وَلَنُذِيقَنَّهُم
mutlaka onlara taddıracağız
مِّنَ ٱلْعَذَابِ
azabdan
ٱلْأَدْنَىٰ
daha yakın
دُونَ
ayrı olarak
ٱلْعَذَابِ
azabdan
ٱلْأَكْبَرِ
büyük
لَعَلَّهُمْ
belki
يَرْجِعُونَ
dönerler

velenüẕîḳannehüm mine-l`aẕâbi-l'ednâ dûne-l`aẕâbi-l'ekberi le`allehüm yerci`ûn.

Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.

Tefsir

وَمَنْ
ve kim olabilir?
أَظْلَمُ
daha zalim
مِمَّن
kimseden
ذُكِّرَ
öğüt verilen
بِـَٔايَٰتِ
ayetleriyle
رَبِّهِۦ
Rabbinin
ثُمَّ
sonra
أَعْرَضَ
yüz çeviren
عَنْهَآۚ
onlardan
إِنَّا
muhakkak ki biz
مِنَ ٱلْمُجْرِمِينَ
suçlulardan
مُنتَقِمُونَ
öç alıcıyız

vemen ażlemü mimmen ẕükkira biâyâti rabbihî ŝümme a`raḍa `anhâ. innâ mine-lmücrimîne münteḳimûn.

Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim var mıdır? Şüphesiz suçlulardan öç alacağız.

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
ءَاتَيْنَا
biz verdik
مُوسَى
Musa'ya
ٱلْكِتَٰبَ
Kitabı
فَلَا
sakın
تَكُن
olma
فِى
içinde
مِرْيَةٍ
kuşku
مِّن لِّقَآئِهِۦۖ
onun ulaşmasından
وَجَعَلْنَٰهُ
ve onu yaptık
هُدًى
yol gösterici
لِّبَنِىٓ
oğullarına
إِسْرَٰٓءِيلَ
İsrail

veleḳad âteynâ mûse-lkitâbe felâ tekün fî miryetim mil liḳâehi vece`alnâhü hüdel libenî isrâîl.

And olsun ki Musa'ya Kitap verdik; Sakın sen ona kavuşacağından şüphe etme. Musa'ya verdiğimizi İsrailoğullarına doğruluk rehberi kıldık.

Tefsir

وَجَعَلْنَا
ve yetiştirmiştik
مِنْهُمْ
onların içinden
أَئِمَّةً
önderler
يَهْدُونَ
doğru yola ileten
بِأَمْرِنَا
buyruğumuzla
لَمَّا
zaman
صَبَرُوا۟ۖ
sabrettikleri
وَكَانُوا۟
ve olduklarında
بِـَٔايَٰتِنَا
ayetlerimize
يُوقِنُونَ
kesinlikle inanıyor

vece`alnâ minhüm eimmetey yehdûne biemrinâ lemmâ ṣaberû. vekânû biâyâtinâ yûḳinûn.

Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
رَبَّكَ
Rabbin
هُوَ
O
يَفْصِلُ
hükmedecektir
بَيْنَهُمْ
onların aralarında
يَوْمَ
günü
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
فِيمَا
şeylerde
كَانُوا۟
oldukları
فِيهِ
konularda
يَخْتَلِفُونَ
ayrılığa düştükleri

inne rabbeke hüve yefṣilü beynehüm yevme-lḳiyâmeti fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn.

Muhakkak ki Rabbin ayrılığa düştükleri şeylerde kıyamet günü aralarında hükmedecektir.

Tefsir

أَوَلَمْ يَهْدِ
yola getirmedi mi?
لَهُمْ
onları
كَمْ
nice
أَهْلَكْنَا
helak etmemiz
مِن قَبْلِهِم
daha önceki
مِّنَ ٱلْقُرُونِ
kuşakları
يَمْشُونَ
dolaştıkları
فِى مَسَٰكِنِهِمْۚ
yurtlarında
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍۖ
ibretler
أَفَلَا يَسْمَعُونَ
işitmiyorlar mı?

evelem yehdi lehüm kem ehleknâ min ḳablihim mine-lḳurûni yemşûne fî mesâkinihim. inne fî ẕâlike leâyât. efelâ yesme`ûn.

Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız onları doğru yola sevketmez mi? Bunlarda şüphesiz ibretler vardır. Dinlemezler mi?

Tefsir

أَوَلَمْ يَرَوْا۟
görmüyorlar mı?
أَنَّا
biz
نَسُوقُ
sürüyoruz
ٱلْمَآءَ
suyu
إِلَى ٱلْأَرْضِ
yere
ٱلْجُرُزِ
kuru otsuz
فَنُخْرِجُ
ve bitiriyoruz
بِهِۦ
onunla
زَرْعًا
ekin
تَأْكُلُ
yiyor
مِنْهُ
ondan
أَنْعَٰمُهُمْ
hayvanları da
وَأَنفُسُهُمْۖ
kendileri de
أَفَلَا يُبْصِرُونَ
görmüyorlar mı?

evelem yerav ennâ nesûḳu-lmâe ile-l'arḍi-lcüruzi fenuḫricü bihî zer`an te'külü minhü en`âmühüm veenfüsühüm. efelâ yübṣirûn.

Kuru yerlere suyu gönderip onunla hayvanlarının ve kendilerinin yedikleri ekinleri çıkardığımızı görmezler mi? Görmüyorlar mı?

Tefsir

وَيَقُولُونَ
ve diyorlar
مَتَىٰ
ne zaman?
هَٰذَا
bu
ٱلْفَتْحُ
fetih
إِن
eğer
كُنتُمْ
iseniz
صَٰدِقِينَ
doğrular(dan)

veyeḳûlûne metâ hâẕe-lfetḥu in küntüm ṣâdiḳîn.

"Doğru söylüyorsanız bildirin bu hüküm ne zaman verilecektir?" derler.

Tefsir

قُلْ
de ki
يَوْمَ
günü
ٱلْفَتْحِ
fetih
لَا يَنفَعُ
fayda vermez
ٱلَّذِينَ
kimselere
كَفَرُوٓا۟
inkar eden(lere)
إِيمَٰنُهُمْ
inanmaları
وَلَا
ve değildir
هُمْ
onlar
يُنظَرُونَ
mühlet verilenler(den)

ḳul yevme-lfetḥi lâ yenfe`u-lleẕîne keferû îmânühüm velâ hüm yünżarûn.

De ki: "Hükmün verileceği gün inkarcılara ne inanmaları fayda verir ve ne de ertelenirler."

Tefsir

فَأَعْرِضْ
sen yüz çevir
عَنْهُمْ
onlardan
وَٱنتَظِرْ
ve bekle
إِنَّهُم
zaten onlar da
مُّنتَظِرُونَ
beklemektedirler

fea`riḍ `anhüm venteżir innehüm münteżirûn.

Onları bırak, bekle; zaten onlar da senin akıbetini beklemektedirler.

Tefsir