اِنَّ الَّذِيْنَ كَفَرُوْا بَعْدَ اِيْمَانِهِمْ ثُمَّ ازْدَادُوْا كُفْرًا لَّنْ تُقْبَلَ تَوْبَتُهُمْ ۚ وَاُولٰۤىِٕكَ هُمُ الضَّاۤلُّوْنَ ( آل عمران: ٩٠ )
Indeed
إِنَّ
şüphesiz
those who
ٱلَّذِينَ
onlar ki
disbelieved
كَفَرُوا۟
inkar ettiler
after
بَعْدَ
sonra
their belief
إِيمَٰنِهِمْ
inandıktan
then
ثُمَّ
sonra
they increased
ٱزْدَادُوا۟
arttı
(in) disbelief
كُفْرًا
inkarları
never will be accepted
لَّن تُقْبَلَ
kabul edilmeyecektir
their repentance
تَوْبَتُهُمْ
onların tevbeleri
and those -
وَأُو۟لَٰٓئِكَ
ve işte
they
هُمُ
onlar
(are) those who have gone astray
ٱلضَّآلُّونَ
sapıkların ta kendileridir
inne-lleẕîne keferû ba`de îmânihim ŝümme-zdâdû küfral len tuḳbele tevbetühüm. veülâike hümu-ḍḍâllûn. (ʾĀl ʿImrān 3:90)
Diyanet Isleri:
İnandıktan sonra inkar edip, inkarda aşırı gidenler var ya, onların tevbeleri kabul edilmeyecektir. İşte sapıklar onlardır.
English Sahih:
Indeed, those who disbelieve [i.e., reject the message] after their belief and then increase in disbelief – never will their [claimed] repentance be accepted, and they are the ones astray. ([3] Ali 'Imran : 90)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
İnandıktan sonra kafir olanlara, sonra da kafirliklerini arttıranlara gelince: Tövbeleri hiç kabul edilmez ve onlardır sapıklar.