اَلَّذِيْنَ يَقُوْلُوْنَ رَبَّنَآ اِنَّنَآ اٰمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوْبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِۚ ( آل عمران: ١٦ )
Those who
ٱلَّذِينَ
(onlar ki)
say
يَقُولُونَ
derler
"Our Lord!
رَبَّنَآ
Rabbimiz
Indeed we
إِنَّنَآ
gerçekten biz
(have) believed
ءَامَنَّا
inandık
so forgive
فَٱغْفِرْ
bağışla
for us
لَنَا
bizden
our sins
ذُنُوبَنَا
günahlarımızı
and save us
وَقِنَا
ve bizi koru
(from) punishment
عَذَابَ
azabından
(of) the Fire"
ٱلنَّارِ
ateş
elleẕîne yeḳûlûne rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ ẕünûbenâ veḳinâ `aẕâbe-nnâr. (ʾĀl ʿImrān 3:16)
Diyanet Isleri:
Onlar ki, "Rabbimiz! Biz şüphesiz inandık, bunun için günahlarımızı bize bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyen, sabreden, doğru olan, gönülden kulluk eden, hayra sarfeden ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir.
English Sahih:
Those who say, "Our Lord, indeed we have believed, so forgive us our sins and protect us from the punishment of the Fire," ([3] Ali 'Imran : 16)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlar öyle kişilerdir ki Rabbimiz derler, inandık, suçlarımızı yarlıga ve bizi koru ateşin azabından.