يٰٓاَيُّهَا الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا لَا تَتَّخِذُوْا بِطَانَةً مِّنْ دُوْنِكُمْ لَا يَأْلُوْنَكُمْ خَبَالًاۗ وَدُّوْا مَا عَنِتُّمْۚ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاۤءُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۖ وَمَا تُخْفِيْ صُدُوْرُهُمْ اَكْبَرُ ۗ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْاٰيٰتِ اِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُوْنَ ( آل عمران: ١١٨ )
yâ eyyühe-lleẕîne âmenû lâ tetteḫiẕû biṭânetem min dûniküm lâ ye'lûneküm ḫabâlâ. veddû mâ `anittüm. ḳad bedeti-lbagḍâü min efvâhihim. vemâ tuḫfî ṣudûruhüm ekber. ḳad beyyennâ lekümü-l'âyâti in küntüm ta`ḳilûn. (ʾĀl ʿImrān 3:118)
Diyanet Isleri:
Ey İnananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların öfkesi ağızlarından taşmaktadır, kalblerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, şüphesiz size ayetleri açıkladık.
English Sahih:
O you who have believed, do not take as intimates those other than yourselves [i.e., believers], for they will not spare you [any] ruin. They wish you would have hardship. Hatred has already appeared from their mouths, and what their breasts conceal is greater. We have certainly made clear to you the signs, if you will use reason. ([3] Ali 'Imran : 118)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ey inananlar, birbirinizi bırakıp da başkalarını dost edinmeye kalkışmayın. Onlar, size zarar vermekten, kötülükte bulunmaktan geri kalmazlar, sizin zahmete düşmenizi dilerler. Düşmanlıkları, ağızlarından dökülen sözlerden açıkça belli olur, yüreklerinde gizledikleri düşmanlıksa daha da büyüktür. İşte, aklınızı başınıza almanız için size bu delilleri açıkladık.