Skip to main content

وَإِذْ
hani
غَدَوْتَ
sen erkenden
مِنْ أَهْلِكَ
ailenden
تُبَوِّئُ
ayrılmıştın
ٱلْمُؤْمِنِينَ
mü'minleri
مَقَٰعِدَ
yerleştiriyordun
لِلْقِتَالِۗ
savaş için
وَٱللَّهُ
Allah da
سَمِيعٌ
işitendi
عَلِيمٌ
bilendi

veiẕ gadevte min ehlike tübevviü-lmü'minîne meḳâ`ide lilḳitâl. vellâhü semî`un `alîm.

Sen inananları savaş için duracakları yerlere yerleştirmek üzere, erkenden evinden ayrılmıştın. Allah işitir ve bilir.

Tefsir

إِذْ
o vakit
هَمَّت
yüz tutmuştu
طَّآئِفَتَانِ
iki takım
مِنكُمْ
sizden
أَن تَفْشَلَا
korkup bozulmaya
وَٱللَّهُ
halbuki Allah
وَلِيُّهُمَاۗ
kendilerinin dostu idi
وَعَلَى ٱللَّهِ
Allah'a
فَلْيَتَوَكَّلِ
dayansınlar
ٱلْمُؤْمِنُونَ
inananlar

iẕ hemmeṭ ṭâifetâni minküm en tefşelâ vellâhü veliyyühümâ. ve`ale-llâhi felyetevekkeli-lmü'minûn.

Sizden iki takım bozulup geri çekilmek üzere idi; oysa Allah onların dostu idi, inananlar yalnız Allah'a güvensinler.

Tefsir

وَلَقَدْ
nitekim
نَصَرَكُمُ
size yardım etmişti
ٱللَّهُ
Allah
بِبَدْرٍ
Bedir'de
وَأَنتُمْ
ve siz
أَذِلَّةٌۖ
zayıf durumdayken
فَٱتَّقُوا۟
O halde korkun
ٱللَّهَ
Allah'tan
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
تَشْكُرُونَ
şükredersiniz

veleḳad neṣarakümü-llâhü bibedriv veentüm eẕilleh. fetteḳu-llâhe le`alleküm teşkürûn.

And olsun ki, siz düşkün bir durumda iken, Bedir'de, Allah size yardım etmişti; Allah'tan sakının ki şükredebilesiniz.

Tefsir

إِذْ
O zaman
تَقُولُ
sen diyordun
لِلْمُؤْمِنِينَ
mü'minlere
أَلَن يَكْفِيَكُمْ
size yetmez mi?
أَن يُمِدَّكُمْ
size yardım etmesi
رَبُّكُم
Rabbinizin
بِثَلَٰثَةِ
üç
ءَالَٰفٍ
bin
مِّنَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ
melek ile
مُنزَلِينَ
indirilmiş

iẕ teḳûlü lilmü'minîne eley yekfiyeküm ey yümiddeküm rabbüküm biŝelâŝeti âlâfim mine-lmelâiketi münzelîn.

İnananlara: "Rabbinizin size gönderilmiş üç bin melekle yardım etmesi size yetmeyecek mi?" diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar de hemen üzerinize gelirlerse Rabbiniz size, nişanlı beş bin melekle imdat edecektir.

Tefsir

بَلَىٰٓۚ
evet
إِن
eğer
تَصْبِرُوا۟
sabrederseniz
وَتَتَّقُوا۟
ve korunursanız
وَيَأْتُوكُم
üzerinize gelseler
مِّن فَوْرِهِمْ
onlar ansızın
هَٰذَا
şu (anda)
يُمْدِدْكُمْ
size yardım eder
رَبُّكُم
Rabbiniz
بِخَمْسَةِ
beş
ءَالَٰفٍ
bin
مِّنَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ
melekle
مُسَوِّمِينَ
nişanlı

belâ in taṣbirû vetetteḳû veye'tûküm min fevrihim hâẕâ yümdidküm rabbüküm biḫamseti âlâfim mine-lmelâiketi müsevvimîn.

İnananlara: "Rabbinizin size gönderilmiş üç bin melekle yardım etmesi size yetmeyecek mi?" diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar de hemen üzerinize gelirlerse Rabbiniz size, nişanlı beş bin melekle imdat edecektir.

Tefsir

وَمَا جَعَلَهُ
onu yapmaz
ٱللَّهُ
Allah
إِلَّا
ancak (yapar)
بُشْرَىٰ
müjde olsun diye
لَكُمْ
size
وَلِتَطْمَئِنَّ
ve güven bulsun diye
قُلُوبُكُم
kalbleriniz
بِهِۦۗ
bununla
وَمَا
ve yoktur
ٱلنَّصْرُ
yardım
إِلَّا
ancak( vardır)
مِنْ عِندِ
katında
ٱللَّهِ
Allah
ٱلْعَزِيزِ
daima galib
ٱلْحَكِيمِ
hüküm ve hikmet sahibi

vemâ ce`alehü-llâhü illâ büşrâ leküm velitaṭmeinne ḳulûbüküm bih. veme-nnaṣru illâ min `indi-llâhi-l`azîzi-lḥakîm.

Allah bunu, ancak size müjde olsun ve böylece kalbleriniz yatışsın diye yapmıştır. İnkar edenlerin bir kısmını kesmek veya ümidsiz olarak geri dönecek şekilde bozguna uğratmak için gereken yardım, ancak Güçlü ve Hakim olan Allah katından olur.

Tefsir

لِيَقْطَعَ
kessin diye
طَرَفًا
bir kısmını
مِّنَ ٱلَّذِينَ
kimselerden
كَفَرُوٓا۟
inkar eden(ler)
أَوْ
yahut
يَكْبِتَهُمْ
ve perişan etsin de
فَيَنقَلِبُوا۟
dönüp gitsinler diye
خَآئِبِينَ
umutsuz olarak

liyaḳṭa`a ṭarafem mine-lleẕîne keferû ev yekbitehüm feyenḳalibû ḫâibîn.

Allah bunu, ancak size müjde olsun ve böylece kalbleriniz yatışsın diye yapmıştır. İnkar edenlerin bir kısmını kesmek veya ümidsiz olarak geri dönecek şekilde bozguna uğratmak için gereken yardım, ancak Güçlü ve Hakim olan Allah katından olur.

Tefsir

لَيْسَ
yoktur
لَكَ
senin
مِنَ ٱلْأَمْرِ
o konuda
شَىْءٌ
(yapacağın) bir şey
أَوْ
ya
يَتُوبَ
(Allah) tevbelerini kabul eder
عَلَيْهِمْ
onların
أَوْ
ya da
يُعَذِّبَهُمْ
onlara azab eder
فَإِنَّهُمْ
şüphesiz onlar (diye)
ظَٰلِمُونَ
zalimlerdir

leyse leke mine-l'emri şey'ün ev yetûbe `aleyhim ev yü`aẕẕibehüm feinnehüm żâlimûn.

Allah'ın, onların tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi işiyle senin bir ilişiğin yoktur; çünkü onlar zalimlerdir.

Tefsir

وَلِلَّهِ
ve Allah'ındır
مَا
olanlar
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَمَا
ve olanlar
فِى ٱلْأَرْضِۚ
yerde
يَغْفِرُ
(O) bağışlar
لِمَن
kimseyi
يَشَآءُ
dilediği
وَيُعَذِّبُ
ve azabeder
مَن
dimseye
يَشَآءُۚ
dilediği
وَٱللَّهُ
Allah
غَفُورٌ
çok bağışlayan
رَّحِيمٌ
çok esirgeyendir

velillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. yagfiru limey yeşâü veyü`aẕẕibü mey yeşâ'. vellâhü gafûrur raḥîm.

Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
Ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
لَا تَأْكُلُوا۟
yemeyin
ٱلرِّبَوٰٓا۟
riba
أَضْعَٰفًا
kat kat
مُّضَٰعَفَةًۖ
arttırarak
وَٱتَّقُوا۟
ve korkun
ٱللَّهَ
Allah'tan
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
تُفْلِحُونَ
kurtuluşa erersiniz

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû lâ te'külü-rribâ aḍ`âfem müḍâ`afeh. vetteḳu-llâhe le`alleküm tüfliḥûn.

Ey İnananlar! Faizi kat kat alarak yemeyin. Allah'tan sakının ki başarıya erişesiniz.

Tefsir