Skip to main content

لَن يَضُرُّوكُمْ
size zarar veremezler
إِلَّآ
dışında
أَذًىۖ
incitme
وَإِن
eğer
يُقَٰتِلُوكُمْ
sizinle savaşsalar (bile)
يُوَلُّوكُمُ
size dönüp kaçarlar
ٱلْأَدْبَارَ
arkalarını
ثُمَّ
sonra
لَا يُنصَرُونَ
onlara yardım da edilmez

ley yeḍurrûküm illâ eẕâ. veiy yüḳâtilûküm yüvellûkümü-l'edbâr. ŝümme lâ yünṣarûn.

Onlar incitmekten başka size bir zarar veremezler. Sizinle savaşa koyulurlarsa, geri dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.

Tefsir

ضُرِبَتْ
vurulmuştur
عَلَيْهِمُ
onlara
ٱلذِّلَّةُ
alçaklık (damgası)
أَيْنَ
nerede
مَا ثُقِفُوٓا۟
bulunsalar
إِلَّا
ancak hariç
بِحَبْلٍ
ahdine (ipine)
مِّنَ ٱللَّهِ
Allah'ın
وَحَبْلٍ
ve ahdine (ipine)
مِّنَ ٱلنَّاسِ
(inanan) insanların
وَبَآءُو
ve uğradılar
بِغَضَبٍ
gazabına
مِّنَ ٱللَّهِ
Allah'ın
وَضُرِبَتْ
ve vuruldu
عَلَيْهِمُ
üzerlerine
ٱلْمَسْكَنَةُۚ
miskinlik (damgası)
ذَٰلِكَ
böyledir
بِأَنَّهُمْ
çünkü onlar
كَانُوا۟ يَكْفُرُونَ
inkar ediyorlar
بِـَٔايَٰتِ
ayetlerini
ٱللَّهِ
Allah'ın
وَيَقْتُلُونَ
öldürüyorlardı
ٱلْأَنۢبِيَآءَ
peygamberleri
بِغَيْرِ حَقٍّۚ
haksız yere
ذَٰلِكَ
böyledir
بِمَا
çünkü
عَصَوا۟
isyan etmişlerdi
وَّكَانُوا۟ يَعْتَدُونَ
ve haddi aşıyorlardı

ḍuribet `aleyhimü-ẕẕilletü eyne mâ ŝüḳifû illâ biḥablim mine-llâhi veḥablim mine-nnâsi vebâû bigaḍabim mine-llâhi veḍuribet `aleyhimü-lmeskeneh. ẕâlike biennehüm kânû yekfürûne biâyâti-llâhi veyaḳtülûne-l'embiyâe bigayri ḥaḳḳ. ẕâlike bimâ `aṣav vekânû ya`tedûn.

Nerede bulunsalar Allah'ın ve inanan insanların himayesinde olanlar müstesna onlara alçaklık damgası vurulmuştur. Allah'tan bir gazaba uğradılar, onlara aşağılık damgası vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendir. Bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandır.

Tefsir

لَيْسُوا۟
(ama) hepsi değildir
سَوَآءًۗ
aynı
مِّنْ أَهْلِ
ehlinden
ٱلْكِتَٰبِ
Kitap
أُمَّةٌ
bir topluluk vardır
قَآئِمَةٌ
ayakta duran
يَتْلُونَ
okuyarak
ءَايَٰتِ
ayetlerini
ٱللَّهِ
Allah'ın
ءَانَآءَ
saatlerinde
ٱلَّيْلِ
gece
وَهُمْ
ve onlar
يَسْجُدُونَ
secdeye kapanırlar

leysû sevââ. min ehli-lkitâbi ümmetün ḳâimetüy yetlûne âyâti-llâhi ânâe-lleyli vehüm yescüdûn.

Kitap ehlinin hepsi bir değildir: Onlardan geceleri secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar vardır; bunlar Allah'a ve ahiret gününe inanır, kötülükten meneder, iyiliklere koşarlar. İşte onlar iyilerdendir.

Tefsir

يُؤْمِنُونَ
inanırlar
بِٱللَّهِ
Allah'a
وَٱلْيَوْمِ
ve gününe
ٱلْءَاخِرِ
ahiret
وَيَأْمُرُونَ
ve emreder
بِٱلْمَعْرُوفِ
iyiliği
وَيَنْهَوْنَ
ve men'ederler
عَنِ ٱلْمُنكَرِ
kötülükten
وَيُسَٰرِعُونَ
ve koşarlar
فِى ٱلْخَيْرَٰتِ
hayır işlerine
وَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
iyilerdendir

yü'minûne billâhi velyevmi-l'âḫiri veye'mürûne bilma`rûfi veyenhevne `ani-lmünkeri veyüsâri`ûne fi-lḫayrât. veülâike mine-ṣṣâliḥîn.

Kitap ehlinin hepsi bir değildir: Onlardan geceleri secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar vardır; bunlar Allah'a ve ahiret gününe inanır, kötülükten meneder, iyiliklere koşarlar. İşte onlar iyilerdendir.

Tefsir

وَمَا
ve şeyler
يَفْعَلُوا۟
yapacakları
مِنْ خَيْرٍ
iyilikten
فَلَن يُكْفَرُوهُۗ
inkar edilmeyecektir
وَٱللَّهُ
Şüphesiz Allah
عَلِيمٌۢ
bilmektedir
بِٱلْمُتَّقِينَ
(günahlardan) korunanları

vemâ yef`alû min ḫayrin feley yükferûh. vellâhü `alîmüm bilmütteḳîn.

Ne iyilik yaparlarsa, karşılığını bulacaklardır. Allah sakınanları bilir.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
لَن تُغْنِىَ
yarar sağlamayacaktır
عَنْهُمْ
onlara
أَمْوَٰلُهُمْ
malları
وَلَآ
ne de
أَوْلَٰدُهُم
evladları
مِّنَ
karşı
ٱللَّهِ
Allah'a
شَيْـًٔاۖ
hiçbir şey
وَأُو۟لَٰٓئِكَ
ve onlar
أَصْحَٰبُ
halkıdır
ٱلنَّارِۚ
ateş
هُمْ
onlar
فِيهَا
orada
خَٰلِدُونَ
sürekli kalacaklardır

inne-lleẕîne keferû len tugniye `anhüm emvâlühüm velâ evlâdühüm mine-llâhi şey'â. veülâike aṣḥâbü-nnâr. hüm fîhâ ḫâlidûn.

İnkar eden kimselerin malları ve çocukları, Allah'tan yana, onlara bir fayda vermeyecektir. İşte onlar cehennemliklerdir, onlar orada temellidirler.

Tefsir

مَثَلُ
durumu
مَا
şeylerin (malların)
يُنفِقُونَ
harcadıkları
فِى هَٰذِهِ
bu
ٱلْحَيَوٰةِ
dünya
ٱلدُّنْيَا
hayatında
كَمَثَلِ
benzer
رِيحٍ
bir rüzgara
فِيهَا
kendisine
صِرٌّ
dondurucu
أَصَابَتْ
vurup
حَرْثَ
ekinine
قَوْمٍ
bir topluluğun
ظَلَمُوٓا۟
zulmeden
أَنفُسَهُمْ
nefislerine
فَأَهْلَكَتْهُۚ
onu mahveden
وَمَا ظَلَمَهُمُ
onlara zulmetmedi
ٱللَّهُ
Allah
وَلَٰكِنْ
fakat
أَنفُسَهُمْ
onlar kendi kendilerine
يَظْلِمُونَ
zulmediyorlardı

meŝelü mâ yünfiḳûne fî hâẕihi-lḥayâti-ddünyâ kemeŝeli rîḥin fîhâ ṣirrun eṣâbet ḥarŝe ḳavmin żalemû enfüsehüm feehleketh. vemâ żalemehümü-llâhü velâkin enfüsehüm yażlimûn.

Bu dünya hayatında sarfettiklerinin durumu, kendilerine zulmeden kimselerin ekinlerine isabetle kavurup mahveden soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine yazık ettiler.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
لَا تَتَّخِذُوا۟
edinmeyin
بِطَانَةً
kendinize dost
مِّن دُونِكُمْ
kendinizden başkasını
لَا يَأْلُونَكُمْ
onlar sizi geri durmazlar
خَبَالًا
bozmaktan
وَدُّوا۟
isterler
مَا
şeyleri
عَنِتُّمْ
size sıkıntı verecek
قَدْ
doğrusu
بَدَتِ
taşmaktadır
ٱلْبَغْضَآءُ
öfke
مِنْ أَفْوَٰهِهِمْ
onların ağızlarından
وَمَا
şeyler (kin) ise
تُخْفِى
gizledikleri
صُدُورُهُمْ
göğüslerinde
أَكْبَرُۚ
daha büyüktür
قَدْ
elbette
بَيَّنَّا
açıkladık
لَكُمُ
size
ٱلْءَايَٰتِۖ
ayetleri
إِن
eğer
كُنتُمْ
iseniz
تَعْقِلُونَ
düşünüyor

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû lâ tetteḫiẕû biṭânetem min dûniküm lâ ye'lûneküm ḫabâlâ. veddû mâ `anittüm. ḳad bedeti-lbagḍâü min efvâhihim. vemâ tuḫfî ṣudûruhüm ekber. ḳad beyyennâ lekümü-l'âyâti in küntüm ta`ḳilûn.

Ey İnananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların öfkesi ağızlarından taşmaktadır, kalblerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, şüphesiz size ayetleri açıkladık.

Tefsir

هَٰٓأَنتُمْ
işte siz
أُو۟لَآءِ
öyle kimselersiniz ki
تُحِبُّونَهُمْ
onları seversiniz
وَلَا يُحِبُّونَكُمْ
halbuki onlar sizi sevmezler
وَتُؤْمِنُونَ
ve inanırsınız
بِٱلْكِتَٰبِ
Kitabın
كُلِّهِۦ
hepsine
وَإِذَا
zaman
لَقُوكُمْ
sizinle karşılaştıkları
قَالُوٓا۟
derler
ءَامَنَّا
inandık
وَإِذَا
ve zaman
خَلَوْا۟
yalnız kaldıkları
عَضُّوا۟
ısırırlar
عَلَيْكُمُ
size karşı
ٱلْأَنَامِلَ
parmak uçlarını
مِنَ ٱلْغَيْظِۚ
öfkeden
قُلْ
de ki
مُوتُوا۟
ölün
بِغَيْظِكُمْۗ
öfkenizden
إِنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
عَلِيمٌۢ
bilir
بِذَاتِ
özünü
ٱلصُّدُورِ
göğüslerin

hâentüm ülâi tüḥibbûnehüm velâ yüḥibbûneküm vetü'minûne bilkitâbi küllih. veiẕâ leḳûküm ḳâlû âmennâ. veiẕâ ḫalev `aḍḍû `aleykümü-l'enâmile mine-lgayż. ḳul mûtû bigayżiküm. inne-llâhe `alîmüm biẕâti-ṣṣudûr.

İşte siz, onlar sizi sevmezken onları seven ve Kitapların bütününe inanan kimselersiniz. Size rastladıkları zaman: "İnandık" derler, yalnız kaldıklarında da, size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden çatlayın". Allah kalblerde olanı bilir.

Tefsir

إِن
eğer
تَمْسَسْكُمْ
size dokunsa
حَسَنَةٌ
bir iyilik
تَسُؤْهُمْ
onları tasalandırır
وَإِن
ve eğer
تُصِبْكُمْ
size dokunsa
سَيِّئَةٌ
bir kötülük
يَفْرَحُوا۟
sevinirler
بِهَاۖ
ona
وَإِن
eğer
تَصْبِرُوا۟
sabreder
وَتَتَّقُوا۟
ve korunursanız
لَا يَضُرُّكُمْ
size zarar vermez
كَيْدُهُمْ
onların tuzağı
شَيْـًٔاۗ
hiçbir şekilde
إِنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
بِمَا
şeyleri
يَعْمَلُونَ
onların yaptıkları
مُحِيطٌ
kuşatmıştır

in temsesküm ḥasenetün tesü'hüm. vein tüṣibküm seyyietüy yefraḥû bihâ. vein taṣbirû vetetteḳû lâ yeḍurruküm keydühüm şey'â. inne-llâhe bimâ ya`melûne müḥîṭ.

Size bir iyilik gelse, onların fenasına gider; başınıza bir kötülük gelse buna sevinirler. Sabreder ve sakınırsanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Allah işlediklerinin hepsini ilmiyle kuşatmıştır.

Tefsir