Skip to main content

وَكَيْفَ
ve nasıl?
تَكْفُرُونَ
inkar edersiniz
وَأَنتُمْ
ve üstelik size
تُتْلَىٰ
okunmakta
عَلَيْكُمْ
size
ءَايَٰتُ
ayetleri
ٱللَّهِ
Allah'ın
وَفِيكُمْ
ve aranızda iken
رَسُولُهُۥۗ
O'nun Elçisi
وَمَن
ve kim
يَعْتَصِم
sarılırsa
بِٱللَّهِ
Allah'a
فَقَدْ
muhakkak ki o
هُدِىَ
iletilmiştir
إِلَىٰ صِرَٰطٍ
yola
مُّسْتَقِيمٍ
doğru

vekeyfe tekfürûne veentüm tütlâ `aleyküm âyâtü-llâhi vefîküm rasûlüh. vemey ya`teṣim billâhi feḳad hüdiye ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.

Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda da Peygamberi bulunurken nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'ın Kitabına sarılırsa şüphesiz doğru yola erişir.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
Ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
ٱتَّقُوا۟
korkun
ٱللَّهَ
Allah'tan
حَقَّ
hakkıyla
تُقَاتِهِۦ
O'na yaraşır biçimde
وَلَا تَمُوتُنَّ
ölmeyin
إِلَّا
dışında
وَأَنتُم
siz
مُّسْلِمُونَ
müslümanlar olmak

yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-tteḳu-llâhe ḥaḳḳa tüḳâtihî velâ temûtünne illâ veentüm müslimûn.

Ey inananlar! Allah'tan, sakınılması gerektiği gibi sakının, sizler ancak müslüman olarak can verin.

Tefsir

وَٱعْتَصِمُوا۟
ve yapışın
بِحَبْلِ
ipine
ٱللَّهِ
Allah'ın
جَمِيعًا
topluca
وَلَا تَفَرَّقُوا۟ۚ
ayrılmayın
وَٱذْكُرُوا۟
ve hatırlayın
نِعْمَتَ
ni'metini
ٱللَّهِ
Allah'ın
عَلَيْكُمْ
size olan
إِذْ
hani
كُنتُمْ
siz idiniz
أَعْدَآءً
birbirinize düşman
فَأَلَّفَ
(Allah) uzlaştırdı
بَيْنَ
arasını
قُلُوبِكُمْ
kalblerinizin
فَأَصْبَحْتُم
(haline) geldiniz
بِنِعْمَتِهِۦٓ
O'un ni'metiyle
إِخْوَٰنًا
kardeşler
وَكُنتُمْ
siz bulunuyordunuz
عَلَىٰ شَفَا
kenarında;
حُفْرَةٍ
bir çukurun
مِّنَ ٱلنَّارِ
ateşten
فَأَنقَذَكُم
(Allah) sizi kurtardı
مِّنْهَاۗ
ondan
كَذَٰلِكَ
böyle
يُبَيِّنُ
açıklıyor
ٱللَّهُ
Allah
لَكُمْ
size
ءَايَٰتِهِۦ
ayetlerini
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
تَهْتَدُونَ
yola gelirsiniz

va`teṣimû biḥabli-llâhi cemî`av velâ teferraḳû. veẕkürû ni`mete-llâhi `aleyküm iẕ küntüm a`dâen feellefe beyne ḳulûbiküm feaṣbaḥtüm bini`metihî iḫvânâ. veküntüm `alâ şefâ ḥufratim mine-nnâri feenḳaẕeküm minhâ. keẕâlike yübeyyinü-llâhü leküm âyâtihî le`alleküm tehtedûn.

Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalblerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar.

Tefsir

وَلْتَكُن
olsun
مِّنكُمْ
içinizden
أُمَّةٌ
bir topluluk
يَدْعُونَ
çağıran
إِلَى ٱلْخَيْرِ
hayra
وَيَأْمُرُونَ
ve emreden
بِٱلْمَعْرُوفِ
iyiliği
وَيَنْهَوْنَ
ve men'eden
عَنِ ٱلْمُنكَرِۚ
kötülükten
وَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte
هُمُ
onlar
ٱلْمُفْلِحُونَ
kurtuluşa erenlerdir

velteküm minküm ümmetüy yed`ûne ile-lḫayri veye'mürûne bilma`rûfi veyenhevne `ani-lmünker. veülâike hümü-lmüfliḥûn.

Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden bir cemaat olsun. İşte başarıya erişenler yalnız onlardır.

Tefsir

وَلَا تَكُونُوا۟
olmayın
كَٱلَّذِينَ
gibi
تَفَرَّقُوا۟
bölünüp
وَٱخْتَلَفُوا۟
ve ihtilaf edenler
مِنۢ بَعْدِ
sonradan
مَا جَآءَهُمُ
kendilerine geldikten
ٱلْبَيِّنَٰتُۚ
açık deliller
وَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
لَهُمْ
(evet) onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
عَظِيمٌ
büyük

velâ tekûnû kelleẕîne teferraḳû vaḫtelefû mim ba`di mâ câehümü-lbeyyinât. veülâike lehüm `aẕâbün `ażîm.

Kendilerine belgeler geldikten sonra ayrılan ve ayrılığa düşenler gibi olmayın. Bir takım yüzlerin ağaracağı ve bir takım yüzlerin kararacağı günde büyük azab onlaradır. Yüzleri kararanlara: "İnanmanızdan sonra inkar eder misiniz? İnkar etmenizden dolayı tadın azabı" denecektir.

Tefsir

يَوْمَ
O gün
تَبْيَضُّ
ağarır
وُجُوهٌ
(bazı) yüzler
وَتَسْوَدُّ
kararır
وُجُوهٌۚ
(bazı) yüzler
فَأَمَّا
o zaman
ٱلَّذِينَ
kimselere
ٱسْوَدَّتْ
kararan
وُجُوهُهُمْ
yüzleri
أَكَفَرْتُم
inkar ettiniz ha? (denilir)
بَعْدَ
sonra
إِيمَٰنِكُمْ
inanmanızdan
فَذُوقُوا۟
öyle ise tadın
ٱلْعَذَابَ
azabı
بِمَا
karşılık
كُنتُمْ
etmenize
تَكْفُرُونَ
inkar

yevme tebyeḍḍu vucûhüv vetesveddü vucûhün. feemme-lleẕîne-sveddet vucûhühüm. ekefertüm ba`de îmâniküm feẕûḳu-l`aẕâbe bimâ küntüm tekfürûn.

Kendilerine belgeler geldikten sonra ayrılan ve ayrılığa düşenler gibi olmayın. Bir takım yüzlerin ağaracağı ve bir takım yüzlerin kararacağı günde büyük azab onlaradır. Yüzleri kararanlara: "İnanmanızdan sonra inkar eder misiniz? İnkar etmenizden dolayı tadın azabı" denecektir.

Tefsir

وَأَمَّا
ise
ٱلَّذِينَ
kimseler
ٱبْيَضَّتْ
ağaran
وُجُوهُهُمْ
yüzleri
فَفِى
içindedirler
رَحْمَةِ
rahmeti
ٱللَّهِ
Allah'ın
هُمْ
onlar
فِيهَا
orada
خَٰلِدُونَ
sürekli kalacaklardır

veemme-lleẕîne-byeḍḍat vucûhühüm fefî raḥmeti-llâh. hüm fîhâ ḫâlidûn.

Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın rahmetindedirler. Onlar orada temellidirler.

Tefsir

تِلْكَ
işte onlar
ءَايَٰتُ
ayetleridir
ٱللَّهِ
Allah'ın
نَتْلُوهَا
onları okuyoruz
عَلَيْكَ
sana
بِٱلْحَقِّۗ
gerçek ile
وَمَا ٱللَّهُ
Allah
يُرِيدُ
istemez
ظُلْمًا
zulmetmek
لِّلْعَٰلَمِينَ
alemlere

tilke âyâtü-llâhi netlûhâ `aleyke bilḥaḳḳ. veme-llâhü yürîdü żulmel lil`âlemîn.

İşte bunlar, sana doğru olarak okuduğumuz Allah'ın ayetleridir. Allah hiç kimseye zulmetmek istemez.

Tefsir

وَلِلَّهِ
Allah'ındır
مَا
olanlar
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَمَا
ve olanlar
فِى ٱلْأَرْضِۚ
yerde
وَإِلَى ٱللَّهِ
ve Allah'a
تُرْجَعُ
döndürülür
ٱلْأُمُورُ
bütün işler

velillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. veile-llâhi türce`u-l'ümûr.

Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. İşler Allah'a varacaktır.

Tefsir

كُنتُمْ
siz oldunuz
خَيْرَ
en hayırlı
أُمَّةٍ
bir ümmet
أُخْرِجَتْ
çıkarılmış
لِلنَّاسِ
insanlar için
تَأْمُرُونَ
emrediyorsunuz
بِٱلْمَعْرُوفِ
iyiliği
وَتَنْهَوْنَ
men'ediyorsunuz
عَنِ ٱلْمُنكَرِ
kötülükten
وَتُؤْمِنُونَ
ve inanıyorsunuz
بِٱللَّهِۗ
Allah'a
وَلَوْ
eğer
ءَامَنَ
inanmış olsaydı
أَهْلُ
ehli
ٱلْكِتَٰبِ
Kitap
لَكَانَ
elbette olurdu
خَيْرًا
hayırlı
لَّهُمۚ
kendileri için
مِّنْهُمُ
onlardan
ٱلْمُؤْمِنُونَ
inananlar da var
وَأَكْثَرُهُمُ
ama çokları
ٱلْفَٰسِقُونَ
yoldan çıkmışlardır

küntüm ḫayra ümmetin uḫricet linnâsi te'mürûne bilma`rûfi vetenhevne `ani-lmünkeri vetü'minûne billâh. velev âmene ehlü-lkitâbi lekâne ḫayral lehüm. minhümü-lmü'minûne veekŝeruhümü-lfâsiḳûn.

Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz. Kitap ehli inanmış olsalardı, kendileri için daha hayırlı olurdu; içlerinde inananlar olmakla beraber, çoğu yoldan çıkmıştır.

Tefsir