Skip to main content

وَيَسْتَعْجِلُوْنَكَ بِالْعَذَابِۗ وَلَوْلَآ اَجَلٌ مُّسَمًّى لَّجَاۤءَهُمُ الْعَذَابُۗ وَلَيَأْتِيَنَّهُمْ بَغْتَةً وَّهُمْ لَا يَشْعُرُوْنَ  ( العنكبوت: ٥٣ )

And they ask you to hasten
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ
senden çabuk istiyorlar
[with] the punishment
بِٱلْعَذَابِۚ
azabı
And if not
وَلَوْلَآ
eğer olmasaydı
(for) a term
أَجَلٌ
bir süre
appointed
مُّسَمًّى
belirtilmiş
surely (would) have come to them
لَّجَآءَهُمُ
onlara hemen gelirdi
the punishment
ٱلْعَذَابُ
azab
But it will surely come to them
وَلَيَأْتِيَنَّهُم
ve o kendilerine gelecektir
suddenly
بَغْتَةً
ansızın
while they
وَهُمْ
ve onlar
(do) not
لَا
hiç
perceive
يَشْعُرُونَ
farkında değillerken

veyesta`cilûneke bil`aẕâb. velevlâ ecelüm müsemmel lecâehüm-l`aẕâb. veleye'tiyennehüm bagtetev vehüm lâ yeş`urûn. (al-ʿAnkabūt 29:53)

Diyanet Isleri:

Senden azabı acele bekliyorlar. Eğer süre belirtilmiş olmasaydı azap onlara hemen gelirdi. Ama yine de onlar farkına varmadan başlarına ansızın gelecektir.

English Sahih:

And they urge you to hasten the punishment. And if not for [the decree of] a specified term, punishment would have reached them. But it will surely come to them suddenly while they perceive not. ([29] Al-'Ankabut : 53)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ve senden, azabın çarçabuk gelmesini isterler ve muayyen bir zamanı olmasaydı azap, gelip çatardı onlara ve azap, onlara apansız gelecek ve onların haberleri bile olmayacak.