Skip to main content

اِنَّا مُنْزِلُوْنَ عَلٰٓى اَهْلِ هٰذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاۤءِ بِمَا كَانُوْا يَفْسُقُوْنَ   ( العنكبوت: ٣٤ )

Indeed we
إِنَّا
şüphesiz biz
(will) bring down
مُنزِلُونَ
indireceğiz
on
عَلَىٰٓ
üstüne
(the) people
أَهْلِ
halkının
(of) this
هَٰذِهِ
şu
town
ٱلْقَرْيَةِ
ülke
a punishment
رِجْزًا
bir azab
from (the) sky
مِّنَ ٱلسَّمَآءِ
gökten
because
بِمَا
sebebiyle
they have been
كَانُوا۟
olmaları
defiantly disobedient"
يَفْسُقُونَ
fasıklık yapıyor(lar)

innâ münzilûne `alâ ehli hâẕihi-lḳaryeti riczem mine-ssemâi bimâ kânû yefsüḳûn. (al-ʿAnkabūt 29:34)

Diyanet Isleri:

Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, "Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında, aileni kurtaracağız. Bu kent halkına yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten, elbette bir azap indireceğiz" dediler.

English Sahih:

Indeed, we will bring down on the people of this city punishment from the sky because they have been defiantly disobedient." ([29] Al-'Ankabut : 34)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Şüphe yok ki bu şehir halkının üstüne, buyruktan çıkarak yapageldikleri işler yüzünden, gökten bir azap indireceğiz.