وَاِنْ تُكَذِّبُوْا فَقَدْ كَذَّبَ اُمَمٌ مِّنْ قَبْلِكُمْ ۗوَمَا عَلَى الرَّسُوْلِ اِلَّا الْبَلٰغُ الْمُبِيْنُ ( العنكبوت: ١٨ )
And if
وَإِن
ve eğer
you deny
تُكَذِّبُوا۟
yalanlarsanız
then verily
فَقَدْ
elbette
denied
كَذَّبَ
yalanlamışlardı
(the) nations
أُمَمٌ
ümmetler de
before you before you
مِّن قَبْلِكُمْۖ
sizden önceki
And not
وَمَا
ve yoktur
(is) on
عَلَى
düşen
the Messenger
ٱلرَّسُولِ
elçiye
except
إِلَّا
başka bir şey
the conveyance
ٱلْبَلَٰغُ
tebliğ etmekten
clear"
ٱلْمُبِينُ
açıkça
vein tükeẕẕibû feḳad keẕẕebe ümemüm min ḳabliküm. vemâ `ale-rrasûli ille-lbelâgu-lmübîn. (al-ʿAnkabūt 29:18)
Diyanet Isleri:
Eğer siz Peygamberi yalanlıyorsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğdir.
English Sahih:
And if you [people] deny [the message] – already nations before you have denied. And there is not upon the Messenger except [the duty of] clear notification. ([29] Al-'Ankabut : 18)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ve yalanlarsanız sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı ve Peygambere düşen iş, ancak apaçık tebliğden ibaret.