Skip to main content

يُعَذِّبُ
azabeder
مَن
kimseye
يَشَآءُ
dilediği
وَيَرْحَمُ
ve acır
مَن
kimseye
يَشَآءُۖ
dilediği
وَإِلَيْهِ
ve hepiniz O'na
تُقْلَبُونَ
çevrilirsiniz

yü`aẕẕibü mey yeşâü veyerḥamü mey yeşâ'. veileyhi tuḳlebûn.

De ki: "Yeryüzünde dolaşın; Allah'ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah aynı şekilde ahiret yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir. Dilediğine azabeder, dilediğine merhamet eder. O'na çevrileceksiniz.

Tefsir

وَمَآ
ve değilsiniz
أَنتُم
siz
بِمُعْجِزِينَ
aciz bırakacak
فِى ٱلْأَرْضِ
yerde
وَلَا
ve ne de
فِى ٱلسَّمَآءِۖ
gökte
وَمَا
ve yoktur
لَكُم
sizin için
مِّن دُونِ
başka
ٱللَّهِ
Allah'tan
مِن
hiçbir
وَلِىٍّ
koruyucu(nuz)
وَلَا
ve ne de
نَصِيرٍ
bir yardımcı(nız)

vemâ entüm bimü`cizîne fi-l'arḍi velâ fi-ssemâ'. vemâ leküm min dûni-llâhi miv veliyyiv velâ neṣîr.

Siz ne yeryüzünde ve ne de gökte Allah'ı aciz bırakabilirsiniz. Allah'tan başka bir dost ve yardımcınız da bulunmaz."

Tefsir

وَٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
بِـَٔايَٰتِ
ayetlerini
ٱللَّهِ
Allah'ın
وَلِقَآئِهِۦٓ
ve O'nunla buluşmayı
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
يَئِسُوا۟
ümidi kesmişlerdir
مِن رَّحْمَتِى
benim rahmetimden
وَأُو۟لَٰٓئِكَ
ve işte
لَهُمْ
onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
أَلِيمٌ
acıklı

velleẕîne keferû biâyâti-llâhi veliḳâihî ülâike yeisû mir raḥmetî veülâike lehüm `aẕâbün elîm.

Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler, işte onlar Benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır. İşte can yakıcı azap onlar içindir.

Tefsir

فَمَا
ve
كَانَ
olmadı
جَوَابَ
cevabı
قَوْمِهِۦٓ
kavminin
إِلَّآ
başka bir şey
أَن قَالُوا۟
demelerinden
ٱقْتُلُوهُ
onu öldürün
أَوْ
yahut
حَرِّقُوهُ
onu yakın
فَأَنجَىٰهُ
fakat onu kurtardı
ٱللَّهُ
Allah
مِنَ ٱلنَّارِۚ
ateşten
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ibretler
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
يُؤْمِنُونَ
inanan

femâ kâne cevâbe ḳavmihî illâ en ḳâlu-ḳtülûhü ev ḥarriḳûhü feencâhü-llâhü mine-nnâr. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yü'minûn.

İbrahim'in sözlerine milletinin cevabı sadece: "Onu öldürün yahut yakın" demek oldu. Ama Allah onu ateşten kurtardı. Doğrusu bunda, inanan kimseler için dersler vardır.

Tefsir

وَقَالَ
ve dedi ki
إِنَّمَا
şüphesiz
ٱتَّخَذْتُم
siz edindiniz
مِّن دُونِ
bırakıp
ٱللَّهِ
Allah'ı
أَوْثَٰنًا
birtakım putlar
مَّوَدَّةَ
sevmek için
بَيْنِكُمْ
birbirinizi
فِى ٱلْحَيَوٰةِ
hayatında
ٱلدُّنْيَاۖ
dünya
ثُمَّ
sonra
يَوْمَ
gününde
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
يَكْفُرُ
inkar edersiniz
بَعْضُكُم
bir kısmınız
بِبَعْضٍ
diğerini
وَيَلْعَنُ
ve la'netlersiniz
بَعْضُكُم
bir kısmınız
بَعْضًا
diğerini
وَمَأْوَىٰكُمُ
ve varacağınız yer
ٱلنَّارُ
ateştir
وَمَا
ve yoktur
لَكُم
sizin için
مِّن
hiçbir
نَّٰصِرِينَ
yardımcı

veḳâle inneme-tteḫaẕtüm min dûni-llâhi evŝânem meveddete beyniküm fi-lḥayâti-ddünyâ. ŝümme yevme-lḳiyâmeti yekfüru ba`ḍuküm biba`ḍiv veyel`anü ba`ḍuküm ba`ḍâ. veme'vâküm-nnâru vemâ leküm min nâṣirîn.

İbrahim şöyle demişti: "Dünya hayatında, Allah'ı bırakıp aranızda putları muhabbet vesilesi kıldınız. Sonra kıyamet günü, birbirinize küfreder ve karşılıklı lanet okursunuz. Varacağınız yer ateştir; yardımcılarınız da yoktur."

Tefsir

فَـَٔامَنَ
bunun üzerine inandı
لَهُۥ
ona
لُوطٌۘ
Lut
وَقَالَ
ve dedi ki
إِنِّى
elbette ben
مُهَاجِرٌ
hicret edeceğim
إِلَىٰ رَبِّىٓۖ
Rabbime
إِنَّهُۥ
kuşkusuz O
هُوَ
O
ٱلْعَزِيزُ
Azizdir
ٱلْحَكِيمُ
Hakimdir

feâmene lehû lûṭ. veḳâle innî mühâcirun ilâ rabbî. innehû hüve-l`azîzü-lḥakîm.

Bunun üzerine Lut ona inandı ve İbrahim "Doğrusu ben Rabbimin dilediği yere hicret ediyorum, O şüphesiz güçlüdür, Hakim'dir" dedi.

Tefsir

وَوَهَبْنَا
ve biz armağan ettik
لَهُۥٓ
ona
إِسْحَٰقَ
İshak'ı
وَيَعْقُوبَ
ve Ya'kub'u
وَجَعَلْنَا
ve verdik
فِى
içindekilere
ذُرِّيَّتِهِ
onun nesli
ٱلنُّبُوَّةَ
peygamberlik
وَٱلْكِتَٰبَ
ve Kitap
وَءَاتَيْنَٰهُ
ve ona verdik
أَجْرَهُۥ
karşılığını
فِى ٱلدُّنْيَاۖ
dünyada
وَإِنَّهُۥ
ve şüphesiz o
فِى ٱلْءَاخِرَةِ
ahirette
لَمِنَ
elbette
ٱلصَّٰلِحِينَ
iyilerdendir

vevehebnâ lehû isḥâḳa veya`ḳûbe vece`alnâ fî ẕürriyyetehü-nnübüvvete velkitâbe veâteynâhü ecrahû fi-ddünyâ. veinnehû fi-l'âḫirati lemine-ṣṣâliḥîn.

İbrahim'e İshak'ı ve Yakub'u bahşettik. Soyundan gelenlere Kitap ve peygamberlik verdik. Onu dünyada mükafatlandırdık; doğrusu o ahirette de iyilerdendir.

Tefsir

وَلُوطًا
ve Lut
إِذْ
hani
قَالَ
dedi ki
لِقَوْمِهِۦٓ
kavmine
إِنَّكُمْ
şüphesiz siz
لَتَأْتُونَ
gidiyorsunuz
ٱلْفَٰحِشَةَ
bir fuhşa
مَا
yapmadığı
سَبَقَكُم
sizden önce
بِهَا
onu
مِنْ
hiç
أَحَدٍ
kimsenin
مِّنَ ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerden

velûṭan iẕ ḳâle liḳavmihî inneküm lete'tûne-lfâḥişeh. mâ sebeḳaküm bihâ min eḥadim mine-l`âlemîn.

Lut da, milletine şöyle demişti: "Doğrusu siz dünyalarda hiç kimsenin sizden önce yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz."

Tefsir

أَئِنَّكُمْ
siz ha?
لَتَأْتُونَ
gidiyorsunuz
ٱلرِّجَالَ
erkeklere
وَتَقْطَعُونَ
ve kesiyorsunuz
ٱلسَّبِيلَ
yol
وَتَأْتُونَ
ve yapıyorsunuz
فِى نَادِيكُمُ
toplantılarınızda
ٱلْمُنكَرَۖ
edepsizce şeyler
فَمَا
fakat
كَانَ
olmadı
جَوَابَ
cevabı
قَوْمِهِۦٓ
Kavmi'nin
إِلَّآ
başka
أَن قَالُوا۟
demelerinden
ٱئْتِنَا
haydi getir
بِعَذَابِ
azabını
ٱللَّهِ
Allah'ın
إِن
eğer
كُنتَ
isen
مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
doğrulardan

einneküm lete'tûne-rricâle vetaḳṭa`ûne-ssebîle vete'tûne fî nâdîkümü-lmünker. femâ kâne cevâbe ḳavmihî illâ en ḳâlü-'tinâ bi`aẕâbi-llâhi in künte mine-ṣṣâdiḳîn.

"Erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda fena şeyler yapmıyor musunuz?" Milletinin cevabı: "Doğru sözlü isen bize Allah'ın azabını getir" demek oldu.

Tefsir

قَالَ
(Lut) dedi
رَبِّ
Rabbim
ٱنصُرْنِى
bana yardım et
عَلَى
karşı
ٱلْقَوْمِ
şu kavme
ٱلْمُفْسِدِينَ
bozguncu

ḳâle rabbi-nṣurnî `ale-lḳavmi-lmüfsidîn.

Lut: "Rabbim! Bozgunculara karşı bana yardım et" dedi.

Tefsir