قَالَتْ يٰٓاَيُّهَا الْمَلَؤُا اَفْتُوْنِيْ فِيْٓ اَمْرِيْۚ مَا كُنْتُ قَاطِعَةً اَمْرًا حَتّٰى تَشْهَدُوْنِ ( النمل: ٣٢ )
She said
قَالَتْ
dedi ki
"O
يَٰٓأَيُّهَا
ey
chiefs!
ٱلْمَلَؤُا۟
ileri gelenler
Advise me
أَفْتُونِى
bana bir fikir verin
in my affair
فِىٓ أَمْرِى
(bu) işimde
Not I would be
مَا كُنتُ
ben olmam
the one to decide
قَاطِعَةً
kesip atan
any matter
أَمْرًا
hiçbir işi
until
حَتَّىٰ
sürece
you are present with me"
تَشْهَدُونِ
siz olmadığınız
ḳâlet yâ eyyühe-lmeleü eftûnî fî emrî. mâ küntü ḳâṭi`aten emran ḥattâ teşhedûn. (an-Naml 27:32)
Diyanet Isleri:
"Ey ileri gelenler! Vereceğim emir hakkında bana fikrinizi söyleyin; siz benim yanımda bulunmadıkça, bir iş hakkında kesin bir hüküm vermem" dedi.
English Sahih:
She said, "O eminent ones, advise me in my affair. I would not decide a matter until you witness [for] me." ([27] An-Naml : 32)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ey ulular dedi, şu işi ne yapacağım, bana bir rey verin, sizi çağırmadan kesin bir karar vermedim.