Skip to main content

أَمَّن
yahut kimdir?
جَعَلَ
yapan
ٱلْأَرْضَ
dünyayı
قَرَارًا
durulacak yer
وَجَعَلَ
ve yapan
خِلَٰلَهَآ
arasında
أَنْهَٰرًا
ırmaklar
وَجَعَلَ
ve yaratan
لَهَا
üstünde
رَوَٰسِىَ
sağlam dağlar
وَجَعَلَ
ve yaratan
بَيْنَ
arasında
ٱلْبَحْرَيْنِ
iki deniz
حَاجِزًاۗ
bir perde olarak
أَءِلَٰهٌ
tanrı mı var?
مَّعَ
ile beraber
ٱللَّهِۚ
Allah
بَلْ
hayır
أَكْثَرُهُمْ
çokları
لَا يَعْلَمُونَ
bilmiyorlar

emmen ce`ale-l'arḍa ḳarârav vece`ale ḫilâlehâ enhârav vece`ale lehâ ravâsiye vece`ale beyne-lbaḥrayni ḥâcizâ. eilâhüm me`a-llâh. bel ekŝeruhüm lâ ya`lemûn.

Yoksa yeri, yaratıklarının oturmasına elverişli kılan ve aralarında ırmaklar meydana getiren, yeryüzüne sabit dağlar yerleştiren, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? Hayır; çoğu bilmezler.

Tefsir

أَمَّن
yahut kimdir?
يُجِيبُ
yetişen
ٱلْمُضْطَرَّ
darda kalmışa
إِذَا
zaman
دَعَاهُ
du'a ettiği
وَيَكْشِفُ
ve kaldıran
ٱلسُّوٓءَ
kötülüğü
وَيَجْعَلُكُمْ
ve sizi yapan
خُلَفَآءَ
sahipleri
ٱلْأَرْضِۗ
yeryüzünün
أَءِلَٰهٌ
tanrı mı var?
مَّعَ
ile beraber
ٱللَّهِۚ
Allah
قَلِيلًا
ne de az
مَّا تَذَكَّرُونَ
düşünüyorsunuz

emmey yücîbü-lmuḍṭarra iẕâ de`âhü veyekşifü-ssûe veyec`alüküm ḫulefâe-l'arḍ. eilâhüm me`a-llâh. ḳalîlem mâ teẕekkerûn.

Yoksa, darda kalana, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün sahipleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir tanrı mi? Pek kıt düşünüyorsunuz.

Tefsir

أَمَّن
yahut kimdir?
يَهْدِيكُمْ
size yol gösteren
فِى
içinde
ظُلُمَٰتِ
karanlıkları
ٱلْبَرِّ
karanın
وَٱلْبَحْرِ
ve denizin
وَمَن
ve kimdir?
يُرْسِلُ
gönderen
ٱلرِّيَٰحَ
rüzgarları
بُشْرًۢا
müjdeci
بَيْنَ
önünde
يَدَىْ
önünde
رَحْمَتِهِۦٓۗ
rahmetinin
أَءِلَٰهٌ
tanrı mı var?
مَّعَ
ile beraber
ٱللَّهِۚ
Allah
تَعَٰلَى
yücedir
ٱللَّهُ
Allah
عَمَّا
şeylerden
يُشْرِكُونَ
ortak koştukları

emmey yehdîküm fî żulümâti-lberri velbaḥri vemey yürsilü-rriyâḥa büşram beyne yedey raḥmetih. eilâhüm me`a-llâh. te`âle-llâhü `ammâ yüşrikûn.

Yoksa, karanın ve denizin karanlıklarında size yol bulduran, rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderen mi? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? Allah, koştukları eşlerden yücedir.

Tefsir

أَمَّن
yahut kimdir?
يَبْدَؤُا۟
başlayan
ٱلْخَلْقَ
yaratmağa
ثُمَّ
sonra
يُعِيدُهُۥ
onu iade eden
وَمَن
ve kimdir?
يَرْزُقُكُم
sizi rızıklandıran
مِّنَ ٱلسَّمَآءِ
gökten
وَٱلْأَرْضِۗ
ve yerden
أَءِلَٰهٌ
tanrı mı var?
مَّعَ
ile beraber
ٱللَّهِۚ
Allah
قُلْ
de ki
هَاتُوا۟
getirin
بُرْهَٰنَكُمْ
delilinizi
إِن
eğer
كُنتُمْ
iseniz
صَٰدِقِينَ
doğrular(dan)

emmey yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdühû vemey yerzüḳuküm mine-ssemâi vel'arḍ. eilâhüm me`a-llâh. ḳul hâtû bürhâneküm in küntüm ṣâdiḳîn.

Yoksa, önce yaratan, sonra da yaratmayı tekrar edecek olan; size gökten ve yerden rızık veren mi? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? De ki: "Eğer doğru sözlülerden iseniz, açık delilinizi getirin."

Tefsir

قُل
de ki
لَّا يَعْلَمُ
bilmez
مَن
kimse
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَٱلْأَرْضِ
ve yerde
ٱلْغَيْبَ
gaybı
إِلَّا
başka
ٱللَّهُۚ
Allah'tan
وَمَا
ve
يَشْعُرُونَ
bilmezler
أَيَّانَ
ne zaman
يُبْعَثُونَ
dirileceklerini

ḳul lâ ya`lemü men fi-ssemâvâti vel'arḍi-lgaybe ille-llâh. vemâ yeş`urûne eyyâne yüb`aŝûn.

De ki: "Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

Tefsir

بَلِ
doğrusu
ٱدَّٰرَكَ
ardarda geldi
عِلْمُهُمْ
onların bilgileri
فِى
hakkındaki
ٱلْءَاخِرَةِۚ
ahiret
بَلْ
fakat
هُمْ
onlar
فِى
içindedirler
شَكٍّ
bir kuşku
مِّنْهَاۖ
ondan
بَلْ
daha doğrusu
هُم
onlar
مِّنْهَا
ondan yana
عَمُونَ
kördürler

beli-ddârake `ilmühüm fi-l'âḫirah. bel hüm fî şekkim minhâ. bel hüm minhâ `amûn.

Ahirete dair bilgileri yeterli midir? Hayır; ondan şüphe etmektedirler. Hayır; ona karşı kördürler.

Tefsir

وَقَالَ
dediler ki
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوٓا۟
inkar eden(ler)
أَءِذَا
zaman mı?
كُنَّا
olduğumuz
تُرَٰبًا
toprak
وَءَابَآؤُنَآ
ve babalarımız
أَئِنَّا
biz mi?
لَمُخْرَجُونَ
(diriltilip) çıkarılacağız

veḳâle-lleẕîne keferû eiẕâ künnâ türâbev veâbâünâ einnâ lemuḫracûn.

İnkar edenler: "Biz ve babalarımız toprak olduğumuzda mı, doğrusu bizler mi tekrar çıkarılacağız? Bununla biz de, daha önce babalarımız da, and olsun ki, tehdit edilmiştik. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.

Tefsir

لَقَدْ
andolsun
وُعِدْنَا
vadedildi (yapıldı)
هَٰذَا
bu (tehdid)
نَحْنُ
bize
وَءَابَآؤُنَا
ve atalarımıza
مِن قَبْلُ
önceden
إِنْ
değildir
هَٰذَآ
bu
إِلَّآ
başka bir şey
أَسَٰطِيرُ
masallarından
ٱلْأَوَّلِينَ
öncekilerin

leḳad vu`idnâ hâẕâ naḥnü veâbâünâ min ḳablü in hâẕâ illâ esâṭîru-l'evvelîn.

İnkar edenler: "Biz ve babalarımız toprak olduğumuzda mı, doğrusu bizler mi tekrar çıkarılacağız? Bununla biz de, daha önce babalarımız da, and olsun ki, tehdit edilmiştik. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.

Tefsir

قُلْ
de ki
سِيرُوا۟
yürüyün (gezin)
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
فَٱنظُرُوا۟
ve görün
كَيْفَ
nasıl
كَانَ
olduğunu
عَٰقِبَةُ
sonunun
ٱلْمُجْرِمِينَ
suçluların

ḳul sîrû fi-l'arḍi fenżurû keyfe kâne `âḳibetü-lmücrimîn.

De ki: "Yeryüzünde gezin, suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın."

Tefsir

وَلَا تَحْزَنْ
üzülme
عَلَيْهِمْ
onlar(ın sözlerin)e
وَلَا
ve
تَكُن
olma
فِى ضَيْقٍ
sıkıntıda
مِّمَّا يَمْكُرُونَ
tuzaklarından

velâ taḥzen `aleyhim velâ tekün fî ḍayḳim mimmâ yemkürûn.

Onlara üzülme. Hilelerine karşı da sıkılma.

Tefsir