innâ naṭme`u ey yagfira lenâ rabbünâ ḫaṭâyânâ en künnâ evvele-lmü'minîn.
İman eden sihirbazlar: "Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız" dediler.
veevḥaynâ ilâ mûsâ en esri bi`ibâdî inneküm müttebe`ûn.
Biz Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip edileceksiniz" diye vahyettik.
feersele fir`avnü fi-lmedâini ḥâşirîn.
Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.
inne hâülâi leşirẕimetün ḳalîlûn.
Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.
veinnehüm lenâ legâiżûn.
Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.
veinnâ lecemî`un ḥâẕirûn.
Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.
feaḫracnâhüm min cennâtiv ve`uyûn.
Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
vekünûziv vemeḳâmin kerîm.
Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
keẕâlik. veevraŝnâhâ benî isrâîl.
Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
feetbe`ûhüm müşriḳîn.
Firavun ve adamları güneş üzerlerine doğarken onların ardına düştüler.