felemmâ câe-sseḥaratü ḳâlû lifir`avne einne lenâ leecran in künnâ naḥnü-lgâlibîn.
Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a; "Biz üstün gelirsek, şüphesiz bize bir ücret vardır değil mi?" dediler.
ḳâle ne`am veinneküm iẕel lemine-lmüḳarrabîn.
Firavun: "Evet; o takdirde siz gözde kimselerden olacaksınız" dedi.
ḳâle lehüm mûsâ elḳû mâ entüm mülḳûn.
Musa onlara: "Ne atacaksanız atın" dedi.
feelḳav ḥibâlehüm ve`iṣiyyehüm veḳâlû bi`izzeti fir`avne innâ lenaḥnü-lgâlibûn.
Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: "Firavun hakkı için, şüphesiz, biz üstün geleceğiz" dediler.
feelḳâ mûsâ `aṣâhü feiẕâ hiye telḳafü mâ ye'fikûn.
Bunun üzerine Musa değneğini attı; onların uydurduklarını yutmağa başlayıverdi.
feülḳiye-sseḥaratü sâcidîn.
Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler.
ḳâlû âmennâ birabbi-l`âlemîn.
Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler.
rabbi mûsâ vehârûn.
Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler.
ḳâle âmentüm lehû ḳable en âẕene leküm. innehû lekebîrukümü-lleẕî `allemekümü-ssiḥr. felesevfe ta`lemûn. leüḳaṭṭi`anne eydiyeküm veercüleküm min ḫilâfiv veleüṣallibenneküm ecme`în.
Firavun: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Muhakkak ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; ellerinizi ayaklarınızı, and olsun, çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım" dedi.
ḳâlû lâ ḍayr. innâ ilâ rabbinâ münḳalibûn.
İman eden sihirbazlar: "Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız" dediler.