lâ yü'minûne bihî ḥattâ yeravu-l`aẕâbe-l'elîm.
Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
feye'tiyehüm bagtetev vehüm lâ yeş`urûn.
Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
feyeḳûlû hel naḥnü münżarûn.
O zaman "Erteye bırakılmaz mıyız?" derler.
efebi`aẕâbinâ yesta`cilûn.
Bizim azabımızı mı acele istiyorlardı?
eferaeyte im metta`nâhüm sinîn.
Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?
ŝümme câehüm mâ kânû yû`adûn.
Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?
mâ agnâ `anhüm mâ kânû yümette`ûn.
Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?
vemâ ehleknâ min ḳaryetin illâ lehâ münẕirûn.
Hiçbir kent halkını kendilerine öğüt veren uyarıcılar gelmeden yok etmedik. Biz zalim değiliz.
ẕikrâ. vemâ künnâ żâlimîn.
Hiçbir kent halkını kendilerine öğüt veren uyarıcılar gelmeden yok etmedik. Biz zalim değiliz.
vemâ tenezzelet bihi-şşeyâṭîn.
Kuran'ı şeytanlar indirmemiştir.