Skip to main content

إِلَّا
yalnız hariç
عَجُوزًا
bir koca karı
فِى
arasında
ٱلْغَٰبِرِينَ
geride kalanlar

illâ `acûzen fi-lgâbirîn.

Bunun üzerine geride kalan yaşlı bir kadın dışında, onu ve ailesini, hepsini kurtardık.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
دَمَّرْنَا
helak ettik
ٱلْءَاخَرِينَ
ötekilerini

ŝümme demmerne-l'âḫarîn.

Diğerlerini yerle bir ettik.

Tefsir

وَأَمْطَرْنَا
ve yağdırdık
عَلَيْهِم
üzerlerine
مَّطَرًاۖ
bir yağmur
فَسَآءَ
çok kötü oldu
مَطَرُ
yağmuru
ٱلْمُنذَرِينَ
uyarılanların

veemṭarnâ `aleyhim meṭarâ. fesâe meṭaru-lmünẕerîn.

Üzerlerine de yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!

Tefsir

إِنَّ
muhakkak ki
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَةًۖ
bir ibret
وَمَا
ama yine
كَانَ
değildir
أَكْثَرُهُم
çokları
مُّؤْمِنِينَ
inananlardan

inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.

Şüphesiz bunda bir ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.

Tefsir

وَإِنَّ
ve şüphesiz
رَبَّكَ
Rabbin
لَهُوَ
işte O'dur
ٱلْعَزِيزُ
üstün olan
ٱلرَّحِيمُ
merhamet eden

veinne rabbeke lehüve-l`azîzü-rraḥîm.

Doğrusu Rabbin güçlüdür, merhametlidir.

Tefsir

كَذَّبَ
yalanladı
أَصْحَٰبُ
halkı
لْـَٔيْكَةِ
Eyke
ٱلْمُرْسَلِينَ
gönderilen elçileri

keẕẕebe aṣḥâbü-l'eyketi-lmürselîn.

Ormanlık yerde oturanlar, Eykeliler de peygamberleri yalanladı.

Tefsir

إِذْ
hani
قَالَ
demişti
لَهُمْ
onlara
شُعَيْبٌ
Şu'ayb
أَلَا تَتَّقُونَ
korunmaz mısınız?

iẕ ḳâle lehüm şu`aybün elâ tetteḳûn.

Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

Tefsir

إِنِّى
şüphesiz ben
لَكُمْ
sizin için
رَسُولٌ
bir elçiyim
أَمِينٌ
güvenilir

innî leküm rasûlün emîn.

Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

Tefsir

فَٱتَّقُوا۟
korkun
ٱللَّهَ
Allah'tan
وَأَطِيعُونِ
ve bana ita'at edin

fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn.

Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

Tefsir

وَمَآ
ve
أَسْـَٔلُكُمْ
ben sizden istemiyorum
عَلَيْهِ
buna karşı
مِنْ
hiç
أَجْرٍۖ
bir ücret
إِنْ أَجْرِىَ
benim ücretim
إِلَّا
yalnız
عَلَىٰ
aittir
رَبِّ
Rabbine
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin

vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn.

Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

Tefsir