اُنْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوْا لَكَ الْاَمْثَالَ فَضَلُّوْا فَلَا يَسْتَطِيْعُوْنَ سَبِيْلًا ࣖ ( الفرقان: ٩ )
See
ٱنظُرْ
bak
how
كَيْفَ
nasıl
they set forth
ضَرَبُوا۟
misal verdiler
for you
لَكَ
senin için
the similitudes
ٱلْأَمْثَٰلَ
benzetmelerle
but they have gone astray
فَضَلُّوا۟
saptılar
so not
فَلَا
artık
they are able (to find)
يَسْتَطِيعُونَ
bulamazlar
a way
سَبِيلًا
yolu
ünżur keyfe ḍarabû leke-l'emŝâle feḍallû felâ yesteṭî`ûne sebîlâ. (al-Furq̈ān 25:9)
Diyanet Isleri:
Sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.
English Sahih:
Look how they strike for you comparisons; but they have strayed, so they cannot [find] a way. ([25] Al-Furqan : 9)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Bak da gör, senin için ne çeşit örnekler getirdi onlar da saptılar doğru yoldan ve artık gerçeğe varmak için hiçbir yol bulamaz onlar.