vekem ḳaṣamnâ min ḳaryetin kânet żâlimetev veenşe'nâ ba`dehâ ḳavmen âḫarîn.
Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler varettik.
felemmâ eḥassû be'senâ iẕâ hüm minhâ yerküḍûn.
Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmağa koyuluyorlardı.
lâ terküḍû verci`û ilâ mâ ütriftüm fîhi vemesâkiniküm le`alleküm tüs'elûn.
"Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza dönün, elbette sorguya çekileceksiniz" dedik.
ḳâlû yâ veylenâ innâ künnâ żâlimîn.
"Vay başımıza gelenlere! Doğrusu biz haksızlık yapmış kimseleriz" dediler.
femâ zâlet tilke da`vâhüm ḥattâ ce`alnâhüm ḥaṣîden ḫâmidîn.
Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.
vemâ ḫalaḳne-ssemâe vel'arḍa vemâ beynehümâ lâ`ibîn.
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
lev eradnâ en netteḫiẕe lehvel letteḫaẕnâhü mil ledünnâ. in künnâ fâ`ilîn.
Eğlenme dileseydik, bunu yapacak olsaydık, şanımıza uygun şekilde yapardık; ama yapmayız.
bel naḳẕifü bilḥaḳḳi `ale-lbâṭili feyedmeguhû feiẕâ hüve zâhiḳ. velekümü-lveylü mimmâ teṣifûn.
Gerçeği batılın başına çarparız ve onun beynini parçalar; böylece batıl ortadan kalkar. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü yazıklar olsun size!
velehû men fi-ssemâvâti vel'arḍ. vemen `indehû lâ yestekbirûne `an `ibâdetihî velâ yestaḥsirûn.
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten çekinmezler ve usanmazlar.
yüsebbiḥûne-lleyle vennehâra lâ yeftürûn.
Gece ve gündüz, bıkmadan tesbih ederler.